5 Ekim 2007 Cuma

minimalist bir ev...

**
bu yazıyı yazmaya ihtiyacım var; minimalist bir ev yaratmam lazım. Motivasyonumu yüksek tutmak için, sağdan soldan okuduklarımı kopyalıyorum. elbette zenhabits !!

minimalist ev;
-dinlendiricidir, daha az stres yaratır.
-göze daha çekici gelir. Çünkü her bir parça ince elenip sık dokunarak seçilmiştir.
-temizlemesi daha kolaydır. ne kadar çok şeye sahipsen, temizlemen gereken o kadar çok şey vardır.

minimalist evin özellikleri;
-sadece bir kaç parça gerekli eşya vardır. Örneğin oturma odasında bir kanepe, bir tv, bir sehpa ve belki bir kaç sandalyeyle abajur yeterlidir. Daha da minimal olunabilinir tabii, bu kişiye bağlıdır.
-yüzeyler boştur; süs eşyaları, ıvır zıvır ve gereksiz hiç bir şey yoktur.
-tamamen bomboş yüzeyler ve duvarlar da sıkıcı olabilir. En iyisi gerçekten hoşunuza giden bir kaç parça eşyadır; çalışma masasının üzerinde bir aile resmi, sehpanın üzerinde içi çiçekle dolu bir vazo, duvarda sanat eseri bir tablo gibi..
-nitelik nicelikten önce gelir. beş tane fabrikasyon sehpa yerine bir tane güzel sehpa daha iyidir.

minimalist evinize nasıl kavuşursunuz?
-eğer yeni bir yere taşınmıyorsanız tek seferde oturup evinizi baştan aşağı minimalize etmek zordur. bir odayla başlayın. önce o odayı minimalize etmek için odaklanın. Bunu başardığınızda sonrakine geçmek için size ilham kaynağı olacaktır.
-mobilyalarla başla.. Bir odadaki en büyük eşyalar mobilyalardır. Önce hangi mobilyalardan vazgeçebileceğinizi düşünün, elbette konforunuzu elden bırakmadan..
-sadece gerekliler.. mobilyalarınıza veya odadaki diğer eşyalara bakarken şu soruyu sürekli kendinize sorun; "gerçekten benim için gerekli olan ne?" Onsuz yaşayabileceğinizi düşündüğünüz şeylerden kurtulun.
-yerlerde eşyalar, yığınlar, dağınıklık hiç bir şey olmamalı. Yerde sadece mobilyalar olmalı. Diğerlerini gözden uzağa kaldır, gereksizse at ya da bağışla..
-Masaların, sehpa gibi yüzeylerin üstünde de dağınıklık olmamalı. gerçekten minimalist bir evin altın kuralı.
-Bir iki sanat eseri dışında duvarlarda hiç bir şey olmamalı.
-kitapları, dvd ve cd'leri raflara kaldır. Rafları gereksiz ıvır zıvırla doldurma.
-gözden uzak olsun diye çekmecelere, dolaplara kaldırdığın ıvır zıvırı düzenlemek ve eleyip atmak bir sonraki görevin olsun.
-çıplak pencereler veya olabildiğince sade perdeler..
-yer kaplamalarında ve mobilyalarda tek renge sadık kalmak, desenli objelerden kaçınmak minimalizm duygusunu pekiştirir.
-toprak rengi, mavi, yeşil gibi doğal ve hafif renkleri tercih etmek dinlendirir. Beyaz, klasik minimalist rengidir. ancak odaya aykırı bir renkte vazo koymak bir değişiklik katar.
-bir odayı minimalist hale getirdikten çok sonra bile daha fazlasını da yapabilirsiniz. Bir kaç ay sonra yeni bir bakış açısıyla tekrar odanıza bakın ve gerçekten kullanmadığınız, ihtiyaç duymadığınız eşyaları ayırıp atın.
-minimalist bir evde her objenin bir yeri vardır. Eşyaların en kullanışlı yerlerinde olmalarına özen gösterin ve her şeyin yerli yerinde olmasına dikkat edin.
-işinizi bitirdiğinizde arkanıza yaslanın ve minimalist bir evde oturmanın huzur verici anını yaşayın.
******
devam edeceğim bu konuya da elbet..

4 Ekim 2007 Perşembe

sozumona copleri atiyorum,,

merhaba ademoglu, havvakizi..

dun aksam uzeri turkiye'ye geldim, gece annemlerde kaldim, sabah kendi evimize gectim. meger ne cok severmisim ben ankara'yi da evimizi de.. cok ozlemisim herseyi.. evimizi toparlamak, binbir zorlukla yerlestirip guzellestirdigimiz evi dagitip bozmak ne kadar zor geliyor simdi. eski dergilerimi, gazete kupurlerimi atmak icin kendimle mucadele ediyorum,. amsterdam'daki evin kucuk baris, herseyi goturemezsin diyorum ama.. ama yapamiyorum iste..

simdi Mine Kirikkanat'in kestigim yazilarini okuyorum, tabii, hepsini buraya alamam sadece onunda alintiladigi bir sozu yazacagim, Montaigne'den;
"Sahip oldugumuzu kucumseriz. Yitirdigimize pismanlik duyariz. Sahip olmadigimizi arzulariz."
beni tarif ediyor,,,

ahhhh bir de guzelim Haluk Bilgin yazisi, o da yine kendi yazmamis, baskasindan alintilamis, ama bu guzelligi bozmuyor tabii, aracilik etmis bize sagolsun;

"Calismadan, ugrasmadan kazanma hayalleri kurmaya, sosyolojide `piyango zihniyeti` diyorlar. Bir yabanci yazar `piyango zihniyetinden` mustarip olanlarin acmazini soyle anlatiyor: 'Buyuk para kazanma hayallerinin tumunun kokeninde ayni istek yatiyor: Ortadaki basamagi sicrayip gecmek. Omur boyu calisarak kazanmak yerine apansiz 'para sahibi' olmak; yillarca igne kazarcasina ugrasmadan ulkenin en buyuk romancisi ilan edilmek; adim adim, nefes aca aca yukarilara tirmanmadan, doruga yerlesmek. Hedefi akildan cikarmamak iyi bir sey olabilir, ama hedeften baska hicbir seyi dusunmemek yasamin icini bosaltir. Tehlikeli ve felc edici bir seydir bu. Hirs ve sebatin yerine entrika ve batil inanclari koyar. 'Simdi'yi 'yarin'a havale eder; ta ki yarin, gecmis oluncaya kadar. Surecin, odulden onemli oldugu unutulur gider.' "

devam edecek..

2 Ekim 2007 Salı

selamlardan bir demet..

------------
gunyadin pinar,

bence de falci, umut asisi oluyor senin icin.. gittigin bir kuafor var mi, begendigin?? seninle en erken cumartesi gunu gorusebiliriz herhalde..
ogleden sonra tekinle bir kez daha eve gidip bakacagiz, olculerini alacagiz, dun aksam nihayet konfirmasyonu gondermisler, kontrat hazirlaniyormus, yani herhalde bu hafta icinde kontrat imzalanir, ama en azindan ev bizim artik onu biliyorum, konfirme ettiler artik cunku,,
yarin aksam 7'de ankaradayim, 8'de annemlerde olurum herhalde,, yapilacak o kadar cok sey var ki, bir de arada hastaneye gidip kan almam gerekecek. bayram oncesi de kan bulma konusunda cok umitsizim, :((
simdi gitmeden buradaki islerimi bitirmem gerek, camasir yikayip utu yapacagim, vaktim kalirsa tekine bir de yemek biraksam sevinir herhalde di mi? ben gidince ne yiyeceksin diyorum, makarna, pizza, balik diyor... kutularca hazir corba ve musli de var, bakar artik basinin caresine di mi, carsida oglenleri sandvic yiyor bazen, 2.5 euroymus, olmadi ondan yer..
neyse ben hizlica bir camasirhaneye inip camasirlari atip geleyim, bye..

not: "selamlardan bir demet" ferhan sensoy'un lafi degil mi?

--------
ya benim gercekten hic sansim yok yav, erteleye erteleye nihayet simdi camasir yikamaya indim, esya tasima gunu herhlade bugun, yeni odalar icin bir suru koca koca paketler cikariliyor asansorlerle.
kesin karar verdim bende sosyal fobi var, insanlarla karsilasmaktan korkar oldum..
--------

seni zirt-pirt rahatsiz ediyorum kusura bakma, cmt gunu saat 11'de filan bulussak, (tabii eger tasimacilar o gun eve gelmezse) birlikte samanpazari, cikrikcilar yokusu filan dolansak, sonra optimuma gitsek, saclarimizi yaptirsak, (kisa sac boya'nin fiyati nedir, biliyor musun??) oradan cikinca optimumda gezinsek, gole gitsek, sonra sinemaya gitsek, sonra gece ben sizde kalsam.. nasil olur?? sabah da tekrar islerimin basina donerim artikin,, :((

neyse, tasimacilar yani nakliyeciler yarin kesin bir tarih verecekler, eger cmt gelirlerse zaten sana soylerim ben.. ama muhtemelen pzt gelirler diye dusunuyorum, neyse hadi sana da kolay gelsin.. bye,,

--------

1 Ekim 2007 Pazartesi

mail, mail, mail.,,,

---
az once gruba bir mail atip evlendigimi, hollanda'ya tasinacagimi ve ankara'daki esyalarimin bir kismini elden cikarmam gerektigini bildirerek cumle aleme kendimi duyurdum.. tabi asil onemli olan kisim benim icin.. artik dagciligi birakmis oldugumu kendime de itiraf etmem., cunku yillardir kullanmadigim malzemelerimi belki de bir gun tekrar kullanacagim hayaliyle saklayarak tursusunu kuruyordum, baskalarinin isine yarasin bari, klubume bagislayayim dedim.. cok sey degil zaten bir krampon, bir kazma, bir plastik ayakkabi.. ne yazik ki ipimden, tutamaklarimdan, expresslerimden, emniyet kemerimden, frictionimdan vazgecemiyorum... sanirim 40 yasima filan basinca ancak .. :)

bayramda gidiyor musun kusadasina? ne demek bir gun? evdeki islerimi bitireyim butun gunler senin olsun..
saclarimi boyatacagim, hangi renge boyatayim, simdi ne yaptirsam acaba??
-kahverengi
-kestane
-kumral
-findik kabugu
-sogan kabugu
-yerelmasi
-karpuz kabugu
...??

bu falci beni oldurecek, insallah dedikleri cikar da seni uzmez.. dedigi gibi bir aydan once gitme artik, once dedikleri bir ciksin.. neredeyse kadinin dogumuna da gireceksin, :) e, bisey kalmamistir ona da..

seninle kuafor gezmesi, samanpazari gezmesi, ve bir gun de eryaman golu gezinmesi yapabiliriz belki,, arife gunu calisiyor musun?
soyle buyuk bir tepsi almak istiyorum samanpazarinda bulurum di mi, hani sini dedikleri seyden, ustunde yemek yiyorlar ya, ama islemeli filan, oyle sadesinden istemiyorum. :) otantik ev dekoru yapacagim burada.. :P

ev konusunda hala bi sey yok, catlayacagim.. bize kontrat gondermelerini bekliyoruz daha,,

kendini cok yormamaya calis, uykuna, yediklerine dikkat et, hastalanma..
sevgiler,.,
---

satilik esyalarimiz.. satilik hayatlar. :(

-------

offffff... kendimi ankara'dan turkiye'den ayrildigima ve tekin'le evlendigime ikna etmekten cok daha zor bir seye ikna ettim,, ben artik dagcilik yapmiyorum ve dagcilik malzemelerimi anisi icin ve de bir umut saklayacagima, gercekten islevsel hale gelebilecekleri bir yere, bana cok seyler kazandirmis olan klubume bagislamaya nihayet karar verebildim, asagidaki de bunun yaziya dokulmus, artik geri donusu olmayan bir ifadesi oldu..

ve geri kalanlar evet, satmak zorunda kaldigimiz esyalarimiz.. esyalarimdan ayrilmak niye bu kadar zor, niye bu kadar baglaniyorum esyalarima,,, benim ilk mamam, o dogu alman firininda pisti, :( nasil ayrilacagim ben ondan? bari bir fotograf cektireyim canim firinimla.. bati alman da olabilir tabii, bilmiyorum 30 yil oncesinin firinini,,
buzdolabi ve televizyon da canim amcamla canim babaannemin bana ev hediyeleriydi, uvaaa..
yeterince guclu olmazsam eger bir eskiciye donusecegim, hic biseyimden ayrilamayacagim..


-----------------

Merhaba Huddosk

taniyanlariniza;
evlendim, hollandaya tasiniyorum, ne yazik ki ankara'daki esyalarimin
bir kismini elden cikarmam gerek.. asagida bir listesi var, mustakbel
alicilar bana verecegim iletisim kanallarindan ulasabilir,

bunun disinda uzun yillardir kullanmadigim ve sadece anisi icin
sakladigim dagcilik malzemelerimin bir kismindan da guc bela ayrilma
karari alabildim, eger birilerine veripte kaybetmediysem evde bir adet
asolo plastik ayakkabi, bir adet kazma, bir adet de krampon vardi.
belki baska biseyler daha cikabilir, emin degilim, bunlari klube
bagislamak istiyorum.

ayrica aranizda olasi yeni biyoloji ogrencileri icin neredeyse piril
piril biyoloji ders kitaplarim var, onlarla da vedalasmayi
basarabilirsem, bir kac ders kitabimi da Soner Unsal Kitapligina
birakmak istiyorum.

bana 4 ekim-11 ekim tarihleri arasinda
0532 rtp zz gg
ve
0312 xyz xz cc
no'lu telefonlardan ulasabilirsiniz.
rrrr@gggg ise her zaman ulasilabilir olacagim..

sevgiler,
iyi faaliyetler,
iyi tirmanislar.. :(

-----------------------------------------------------------------

- Bosch Bulasik Makinasi - 5-6 yillik, cok temiz
- Bosch Camasir makinasi - 5-6 yillik, cok temiz
- Sony 51 ekran televizyon ve sehpasi - 5-6 yillik, cok temiz
- Set ustu ocak - Cok az kullanilmis
- Arcelik Buzdolabi - 7-8 yillik, Orta boyutlarda tek kapili
- Alman mali Firin - Cok eski ama cok saglam
- Mutfak masasi, katlanabilir, yuvarlak, beyaz
- Istikbal Makina Halisi - lacivert yepyeni hali 2-3m2, ayrica iki
adet koridor halisi
- 6 Adet 2x3m boyutlarinda MDF Plaka ve kalaslar tabii ki..
- Cesitli ebatlarda 5 adet yeryatagi hakiki yun.
- Cesitli ebatlarda/renklerde perdeler
- 2 adet kucuk cekmeceli komodin
Hadi bir de promosyon yapiyorum tum bunlari alana 1 sehpa ve gosteren
ama kayit yapmayan bir video hediye.

-------------------------------------------------------------------

iki mail..

-----------
selam pinar,

ben bu carsambaya bilet aldim, aksam yedide ankaradayim, bayramin 1. gunu geri donuyorum, esyalari toparlayacagim,
cumartesi butun gun yagmur yagdi, evden disari burnumuzu uzatamadik, pazar gunu havaalanina gittik, bana bilet aldik, sonra amsterdam'a indik, sevdigimiz (!) bir cafe var :) orada birseyler atistirdik, amsterdam merkezden evimizin yolunu bulmaya calistik, bulduk.. evimizin oldugu sokagin resmini cektik, cevrede dolandik.. sonra otele geri donduk, evle ilgili su dakikaya kadar yeni bir gelisme yok ne yazik ki,,

sen bana benzeyecegine, giderek ben sana benziyorum, .. maillerim kisaliyor,,
opucuk, gulucuk,

yine de guzel bir haftasonuymus be pinar, konser, gol gezinmesi, arkadas filan,.,

--------

asagidaki yaziyi tekin, o sana daha once bahsettigim forumlardan birinde bulmus, hollanda'da yasayan turklerle ilgili, hosuna gitmis, bana da atmis, ben de sana gonderiyorum,,

isler yogun mu, hani yazmamissin bana daha cevap.. :)
ay bu arada evet esyalari satiyoruz, var mi cevrende mustakbel alici?? mutfaktaki beyaz masayi yazmayi unutmus, onu da satacagiz satabilirsek tabii, ev kucuk ve beyaz esyalarin tamami da var yani, bir suru seyi getiremeyecegiz buraya ne yazik ki..

-------------------------

Alinti
______________

Hollanda da yasayan arkadaslarin tespitlerinin cok buyuk bir oranda dogru oldugunu belirtmek isterim. Fakat bu tespitlerden cikartilan sonuclar yanlis.
Mesela: bir cok arkadas soylemis. Robot gibi yasiyoruz diye.. Tespit %500 dogru ..
fakat cikarilan sonuc yanlis..
Arkadaslar bu ulke vede diger Bati avrupa ulkelerinde hayat boyledir. Hollandalida almanda robot gibi yasar.. okadar dakik ve duzenlidirlerki .. Bayilirsiniz yeter dersiniz. Fakat Bu ulkeler bu tertipli duzenli calismalari vede yasantilari sayesinde bu seviyeler cikabilmislerdir.( faktorlerden biridir)
yani bu oradaki turklere bir gucun bir baski yapmasi seklinde degil.
Soyleki:
Evet is 9 da basliyorsa Hollandali patronunuz yada is arkadasiniz olmez ise orada olur.sizinde olmanizi ister. Fakat biz akdeniz insaniyiz. Birazda is ahlakindan yoksunuzdur .Daha vurdum duymaz yasariz.. iki gun gitmezsin vaktinde 3. gun tepki gelir. haklidirda sizin uydurdugunuz bahane nin aynisi ondada vardir .fakat genelde uydurmaz. Busefer turk yalan soyler. tabii bu bir gunde degil bir surecin sonucu yillar yili.. olmadi gider doktora izin alir. soyle boyle.. Tabii Bu adamlarin zaten zayif olan guvenin sarsar. Cunku bir kere gormustur sizin yalan soylediginizi..
Bu dongu boyle surer.Sonra turk Sosyal le duser. Alisir. hollandali iyici uyuz olur .ben essek gibi calisiyorum. Bu adam Ye ic yat yapiyor para aliyor diye.. Sonuc ta topyekun bir guvensizlik baslar.
Bu nu yapanlar yuzde olarak buyuk cogunluktadir. Tabiki genelleme yapmiyorum.Fakat Bu bumerang gibi doner dolasir. Normal sekilde calisan mucadele eden Yabanciya yansir.
Siz artik hersey beklenebilecek bir turksunuzdur. Sahsi olarak bu nu silebilirsiniz fakat uzun zaman alir.
Binlerce turk vardir. Hem gider Sosyalden 1000 eu para alir.Hem gider. kacak calisip maas alir.Devlete issizim der. Tabii adamlarin antipatisini toplar bu Ben essek gibi calisayim sen git cift maas al . Git turkiyede 30 daire yap.sonrada acim edebiyati..

Tabiki bunlar genel degil fakat bu olanlar hep guven bunalimi yaratiyor.
Faslilar var. Turkler in kader arkadaslari Abi kardas derler birbirlerine sonrada Mikmek icin pozisyon kollarlar.
bu faslilar hollandada hirsizligin kitabini yazmislardir. Ise alinirlar. Gece temizlikte acar Fasla telle konusurlar. Binlerce eu tel faturasi gelir. ise son Sonrada yirtinirlar ayrimcilik , irkcilik diye. 30 senedir ayni hikaye.. Giderler temizledikleri yeri soyarlar.. Atilirlar yine ayni hikaye.. Turklerde bunlarin Kardasidir. Bu tur islere girmeseler bile fazla .Ekuri likte ustlerine yoktur. ee Bir laf var Bana arkadasini soyle diye...
Ha Bu van gogh Cinayetin den sonra , o ircilik diye ortaligi yirtan insanlar sus pus oldu.Cunku Gercek irkcili basladi .Gercek ayrimcilik.
bunun Gibi milyonlarca Ornek verilebilir.
Malesef Bir turk kolonisi olarak hollanda turk nufusu turkiyeninde gerisindedir( hepsi degil tabii) Bunu beraber oluraniz cok yakindan incelersiniz. Malesef hala Hastanelerde vs turkce brosurler dagitilir.Kadinlari dovmeyin kizlari okutun diye...
Tabiki anodolu insanidir . temizi coktur.Fakat Hollandalidan bunu anlamisinida bekleyemezsiniz.. Nasil turkiyede 200 milyonluk Rus milletini orospu olarak goruluyorsa, kurunun yaninda yasda yaniyor..

daha derine girmek istemiyorum. Cunku sayfalar tutar..
Ozet olarak bu arkadaslarin tespitleri %90 dogrudur.Fakat Cikardiklari sonuclar malesef pek tatmin edici degil. Icinde bulunulan duruma gore cok subjectif yorumlar.
Ama Ana fikir sudur. ne avrupada nede hollandada ve nede Gelecekte turkiyede Kalifiye olmayan insanin isi bitiktir. Eger elinizde diplomasi olan isin hakkini verebiliyorsaniz.
heryerde bir sekilde is guc var. Zaten shengen vizesinin dogasinda bu yok mu?

Bati avrupanin gocmen politikasi sebebiyle, bir cesitlilik yaratmak yerine aldiklari ulkelerin en dusuk sosyal gurubuna yoneldiler.( Burda o insanlari suclamak olmaz). Bu adamlari getirdiler, calistirdilar iki tarafta fazlasiyla kazandi. Fakat simdi, bedensel guc yerini nerdeyse yuzde yuz makinesleme birakti. ustune birde eu nun gelmesiyle ekonomi coktu.( ciddi anlamda). Bu zamana kadar gayet rahat is bulan gocmen guruplar(hic bir kalifikasyon yokken) birden issizlikle yuzlesiyorlar. Mantik soyle, ekonomi kotu, Eskiden o ulkenin yerlisinin calismadigi isler coktu, bu sebeple mecbur yapanci yapiyordu bu isleri, simdi ekonomi kotu, Hollandali is bulanmiyor, bu sefer egitim durumu iyi olan vasifli adami vasifsiz ise aliyorlar, bu arada gocmen gelmis vasifsiz isci bos kaliyor. tabiki bukadar basit degil fakat basitce anlatmaya calistim.

O bitmis , olmus hollanda diyeler ki( haklilar fakat su acidan) duruslatina gore haklilar.

Nasil? Hollanda da insanlar copten ekmek mi topluyor? cadir kentlerde mi yasiyorlar? tabiki hayir. Peki nasil?

Simdi, Gocmenin aklinda devamli bir fikir var, Parayi bulup geri donmek ? 30 sene evvel gelenler ve ikinci kusak bunu kismen yapmis. Fakat son donemde ekonominin sicmasiyla, her ay kenara 500 gulden atip iki senede bir koylerinden arazi alma devri bitmis,bunu bosverin, kolayca is bulma devri de bitmis,Bu turklerle , faslilara extra zor sahip olduklari kotu un ve kismi irkcilik sebebiyle.

bu sefer ne oluyor? kazandigi parayi hicbir sekilde kendini ve ailesini gelistirmeye yatirmamis fakat memleketinde 20 dairesi olan adam, is bulamiyor.Cunku hali hazirda hollandali egitimli( orta seviye) insanlar bosta, Gidip dil bilmeyen , yada guvenilirligini kaybetmis insanlari ise almak yerine, elinde bulunan kendi vatandasini kullaniyor. Isi olan turk ve fasli da, aldidi max para olan 1300-1500 eu ile bir ay boyunca guzelce geciniyoir fakat kenara 100 eu koyamiyor. Iste eskisi gibi para biriktiremiyen insanlar Hollanda bitmis diyor.( bu almanya belcika vs,, icinde gecerli)

Hollandali da ekonominin kotu oldugunu biliyor soyluyor fakat bitmis demiyor, cunku hollandalinin 99 daire almak gibi bir derdi yok. O bir daire alip 30 senede oder bu arada altinda arabasi olur .Geri kalan parayi sosyal ihtiyaclarina harcayarak ayin sonunu getiriyor .yani hollandali 100 eu extra parasi varsa bunu kitaba , egitime yada tatile ayirirken, yabanci iki dukkan daha acayim diye kasiyor. tabiki bu parayla bu mumkun degil bu sebeple hollanda bitmis diyor.( yada amanya vs..)

Neden geri donmuyorlar meselesi, Bu yukardaki mesele ile ayni paralelligi tasiyor. KALIFIYE degil nasil donsun ki? Turkiyede ne yapacak burada en agir islerde yada kendi doner dukkanini acarak geciniyor .Turkiye ye gitse , yillarca kasip biriktirdigini yiyecek, kimse hollanda da dogdugu halde ( lise iki seviyesinde egitim almis birini ise almaz) universite bitirenler is bulamazken,,
Hollandalinin boyle bir derdi yok, iyi egitimli,kulturlu, dunya vatandasi seklinde istedigi yerde is bulabiliyor .Yani adam amerikaya gitse yaptigi meslegi icra edebiliyor .fakat yabanci egitimsiz ve daha onemlili kalifiye olmadigindan yerinden kipirdayamiyor.
Bu sebeple , eger klasik gocmen mantalitesin sahip insan icin hollanda degil butun avrupa olmus durumda , cunku 10 tane vasifsiz iscinin yaptigini birtane paketleme makinasi ve bir tane makinadan anlayan operator yapiyor . O operatorde masesef yabanci degil cunku egitimli degil yabanci okullar herkese acik oldugu halde.

Mantigi soyle kurun, Hani turkiyede kimse sallamiyor ya , orman muhendisini, gelismis ulkelerde Orman muhendisi orman muhendisidir. saygi duyulur, danisilir. ( torpil yoktur ve ya cok azdir) fakat burada bir ayrinti var. Kendini gelistirmis insanlar yani diploma degil, Orman muhendisiyse o isi bilen, seven, isine bagli insanlar.

Boyle bir handikap var isin icinde, gerci daha soylenecek cok sey var ama sanirim yeterli su an icin.

-----------

28 Eylül 2007 Cuma

pazar gezinmesi..

---
:) tekrar selam,

tekin buraya is gorusmesine geldiginde tekin'le mulakat yapan adam "buradaki turklerle gorusmeni tavsiye etmem" demis, tekin'in kanina dokunmustu bu soz pek tabii ki,, sanki tekin ne? tekin de turk,, ama mutlaka bundan da bahstemisizdir, daha sonra adami cok andik ve anladik.. ankara'da hollanda buyukelciligine vize almaya gittigimizde ben disarda arabada bekliyordum, yildiz'da oluyor sanirim orasi, neyse buyukelciligin karsisinda bos bir arsa var, bir kismi da buyukelcilige ait otopark. iste orada bir adam comelmis, sanki koyunun baginda afedersin buyuk tuvaletini yapiyordu. ben mutlaka baska bir sey yaptigina kendimi ikna etmeye calistim ama adam ayan beyan isini bitirince donunu topladi ve gitti buyukelciligin onundeki kuyruga girdi.. aaaaahhhh... :( sonra dusunduk tekin'le belki adam daha once hic buyuk bir sehre gelmemisti, koyunden dosdogru hollanda'ya gidecekti, ankara'daki ilk gunuydu. Sokakta insanlarin icinde tuvaletini yapmamasi gerektigini ogrenmemisti.. Hayir anlarim, kucuk cocugun vardir, ne bileyim mecbur kalmissindir, o bile cok kotu bir sey, cocuguna tuvaletini sokaga yaptirmak ama hadi onu kabul edilebilir buldum, bu adama diyecek lafim yok, sagolsun, hafizamin unutulmayan anlar kisminda yer edindi..
neyse iste boyle kotu tecrubeler yuzunden sokakta turkce duyunca kuyruklarimizi kistirip kulaklarimizi egiyoruz. halbuki boyle olmamali, tekinin de hollandada tanidigi turk arkadaslari var, diger milletten insanlara bakiyorum, cinliler, taylandlilar, surinamlilar cok guzel hep birlikte gezip egleniyorlar valla, biz niye soyumuzu inkar etme tuzagina dusuyoruz anlamadim. neyse her seyin iyisi ve kotusu vardir deyip bu mevzuyu kapatalim bari.. sansimiza umarim biz bundan sonra hep akli basinda turklere denk geliriz.

pazara gittim, 50 cent sandigim bozukluklar aslinda 5 sentmis onu ogrendim.. yasli teyzeler gibi avucumdaki parayi saticinin eline dokuyorum, you take diyorum, cunku artik ayirdedemedim, bir suru bozukluklari var.. iki haftada kendime bazi saticilari belirledim, gecen hafta midye aldigim saticidan bu hafta barbun aldim, balik tezgahlarini cok seviyorum, eline naylonu gecirip istedigin baligi kendin secip aliyorsun, ahtapotlar, kabuklular, eklembacaklilar filan bir suru yaratik var.. yarim kilo barbun, 250 gr jumbo karides aldim ve 11.60 euro odedim, ne kadar yapiyor sen hesapla, tas catlasa 20 milyondur. hic pazara, markete gidiyor musun bilmiyorum ama turkiye'den daha ucuz geliyor fiyatlar bana, aslinda gitsen soylerdin, ben de fikrimi onaylatmis olurdum. ayrica mantar, biber filan birseyler daha koyuyorlar baligin yanina,, baligin hediyesi, :) mantar tezgahlari da var, yaklasik 30 degisik mantar turu vardir herhalde, kurutulmus mantarlar, paketlenmis egzantrik mantarlar.. neyse iste yanlislikla magic mushroom almayayim diye bildigim mantardan aliyorum ben yine.. ot tezgahlari var, ot ve baharat,, kurutulmus otlar,, taze demet demet otlar.. peynir tezgahlari var, kocaman tekerlek peynirler, otlu peynirler, kuflu peynirler, fransiz peynirleri, 4 degisik parca peynir aliyorsun 5 euro..
ekmek tezgahlari var, upuzun, belki sadece 10 cesit kahverengi ekmegi var... -ben yalniz kahverengi ekmek aliyorum da..- zuppeler gibi ne guzel soylemisim di mi, ben yalniz zeytinli kahverengi cavdar unundan ekmek yerim,, icinden diyorsundur barisa bu elit tavriyla biraz zor bakar tekin diye.. :) valla ben de bazen icimden oyle geciriyorum ama ben bunlari almasam tekin ne bulursa onu yer, her gun dondurulmus pizza yer mesela.. neyse az alayim ama oz alayim diyorum ben de..

yaaa ev isi hala belli olmamis deli olucamm, saat 3 oldu burada, sabahtan beri bir cevap bekliyoruz.. bizim emlakci, diger emlakciya, o da evsahibine soyluyor, sonfra ev sahibi diger emlakciya, diger emlakci bizim emlakciya, bizim emlakci da bize soyluyor.. yaaa bugun de belli olmazsa haftaya kalacak.. evi ne kadar cabuk tutarsak o kadar iyi, hemen turkiyeye donecegim ve esyalar toplanacak.. eger bugun belli olsaydi, bilet alacaktik bana.. :(
neyse bakalim,
geliyor mu kuzenin, yoksa gidiyor musunuz konsere? kuzenini de gotursene konsere canim,, hep birlikte gidin, daha iyi degil mi,,
----

red light ve ev meseleleri

---
daha ev isi netlesmedi bir turlu, evsahibi fiyat kirmaya yanasmiyor,, zaten 1500'den 1350'ye inmis, tekrar inmezmis, biz de 1200 yapsin istemistik, kabul etmemis, 1300'u kabul eder mi bilmiyorum ama 50 euro 50 eurodur yav, senede 600 euro yapar. bu sene tatilde biz de amsterdam'dayiz pinar, :) ne yazik ki bir yere kimildayacak halimiz kalmayacak, tekinin maasinin 3'te 2'si ev giderlerine harcanacak, gaz, su, elektrik, telefon, internet, kablo tv ve vergi odeyecegiz. burada ev kiralari astronomik, restoranlar cok pahali, bir de berber, marangoz, tamiratci, tesisatci filan, boyle el emegi isteyen meslekler iyi kazaniyormus, calistiklari her saat icin ucret aliyorlarmis, onun disinda ucuz sayilir hollanda. cicekleri ucuz, pazarlari, marketleri ucuz.. demisimdir, yiyecekte %6 vergi var, o yuzden mesela 1.5 lt sut yaklasik 1.5 YTL.. 10'lu yumurta 2.5 YTL civarinda.. buradan amsterdama metroyla gidis 3 YTL kadar. yarim saatlik mesafedeki bir sehre utrechte tren bileti 17 YTL.. tekinin dedigine gore kitaplarda da % 6 vergi varmis, daha hic kitap almadim ama insallah, kitap, sinema ve kulturel faaliyetlerin de ucuz olmasini bekliyorum, ne olur ucuz ve hatta ucretsiz olsunlar.. :) eger o evi tutarsak, ki sanirim bugun artik bir karara varilir, ya da tutmasak bile belli ki, bu civardan asagi ev masrafi cikmayacak bize.. artik ikna oldum, belli bir standardi istiyorsan ennn azz 1500 euro cikacak cebinden.. sonra kendimizi aclikla terbiye edecegiz diye korkuyorum, :) gerci dun tekin biraz hollandada yasayan turkleri arastirdi, pinar internette bir suru forum var ama hic biri duzgun bir sey degil, yaaa anlamiyorum buradaki turkler adami turkum demekten alikoyar be,, oyle yazilari var ki, hollanda seks ve uyusturucu cenneti diye tanimliyorlar. hollanda'ya gelmeyi dusunen bir gariban soruyor iste hayat nasil orada filan diye,, cok kotu, sakin gelme, gecim sikintisi cekiyoruz, irkcilik var, ama biraz da iyi taraflarindan bahsedecek olursak butun avrupanin en buyuk kerhanesi burada.. !!! bir mahalle dusun vitrinlerinde sirf ciplak kadin var, oyle diyeyim ben sana.. DIYOR.... o adamda bunun uzerine, he iyi ya ben bi tatile geleyim oralara da kendimden de bir iz birakayim diyor, offff icim bayildi, devam eden upuzun bir geyikleri var.. tekin okuyordu bana da dun gece ben tv izlerken,,
amsterdam'da red light district diye bir yer var, duymussundur belki, gercekten de boyle dukkan vitrini gibi binalarin alt, ust katlarinin pencerelerinde hep kadinlar duruyor, ama iccamasirlariyla filan, bikini giyen kadinlar gibiler ben hic anormal bulmuyorum, vitrinde durup gelen gecene goz kirpiyor, gel gel isareti yapiyorlar, sendikalari var ve vergilerini oduyorlar ve duzenli saglik kontrolunden geciyorlar, ve bu mahallede ustelik yasli basli insanlar, coluk cocuk da oturuyor. asil bunu INANILMAZ buluyorum. ortalikta hic polis yok, ancak her yer kamerayla izleniyormus, polisler de bisikletli olarak devriye geziyorlarmis, ben rastlamadim sahsen orada.. polisin bir uyari yazisini okudum bir kitapcikta, muhtesem..
"red light district'e hosgeldiniz. kontrolunuzu kaybedecek kadar alkol ve uyusturucu alip cirilciplak soyunmaniz ve kanala girmeye tesebbus etmeniz sizi sadece komik duruma dusurur ve hosgorulmez. bu mahallede cocuklu aileler de yasamaktadir ve ertesi sabah ise, okula gidecekleri icin lutfen gurultu yapmayiniz." red light'ta fotograf ve kamera cekimi yapmak da tabii ki yasak, daha dogrusu kadinlarin alenen goruntusunu almak yasak, ama istedigin kadar agzini acip bakabilirsin.. ayrica live porno show'lari da var. giriyorsun, ve sahnedeki performansi izliyorsun, istersen sana ozel oda da veriyorlar. odayi istedigin kisiyle kullanman serbest tabii,, istersen sevgilinle son derece degisik bir sey yasayabilirsin boylece.. ben bunlari sadece kapidaki resimlerden ve okudugum brosurlerden biliyorum, diye eklemeliyim hemen, yoksa amsterdam'a gelip uyusturucu kullandigimiz ya da red light'tan cikmadigimiz gibi bir sey anlasilmasin. ama dedigim gibi o turklerin yazdiklarini okuyunca insan oyle hissediyor valla burada baska bir sey yok sanki, ben bile ilk kez bahsediyorum sana bunlardan. ayrica bu turkler sayesinde sunu da ogrendim ki herkesin evinde 4 tane fidan buyutme hakki varmis en fazla, ne fidani oldugunu anlamissindir sanirim, marihuana.. bu sevgili turkler sagolsunlar ayni zamanda bir partiye gittiginde hangi uyusturucuyu kac paradan nereden, nasil temin edebilecegini de acikliyor, bilmemneyin paketi 50 euro, otekinin grami 5 euro.. yani evet bunlar belli ki, uyusturucu ve seks cenneti olarak goruyor burayi, ama cok dusuk yasam styandartlari var gercekten.. mesela sen calisirsin, karin calisir, balzdizin calisir, oglun calisir, komun halinde ancak yasayip gidersiniz demisler, bir tanesi haftaici bir otelde, haftasonu bir barda calisarak bizim aylik kiramizi kazaniyormus, gelgelelim, ayda 300 euro uyusturucu ve parti parasini esirgemiyormus kendinden,.. yaaaav inanamiyorum be bir de maneviyattan, turklukten bilmemneden bahsediyorlar. hollandali kizlara laf atariz ama bir turk kizini gorsek sokakta annesiyle yuruyen, ona saygidan da yolumuzu degistiririz, aman bu nasil zihniyet..?? zaten sokakta birkac defa gordum turkleri, butun sokagi kaplayacak sekilde ayrik ayrik yuruyorlar, kollarini da iki yana salliyorlar ve bagira bagira konusuyorlar. sanki dagda koyun guduyor. aladaglardaki coban bunlardan 100 kat efendidir yav.. sonra dusunuyorum, bunlar turk, e ben de turkum, annem babam da turk, bizim arkadaslarimiz, sevdiklerimiz hep turk.. cik cik cik cekiyorum,, bu kendinibilmezler yuzunden turk'u de yanlis taniyor hollandali.. biz bile kendimizi taniyamiyoruz yani, hay allah ben de turk'um diyorsun. :(
ne anlatiyordum nerelere geldim, neyse birazdan cleaning lady gelecek, cikmam lazim, pazara gidecegim daha..
opuyorum, sevgiler..
have a nice weekend..
bu arada tekin'le ing. konusma isini aksattik bayagi, yoruluyordum artik kelime hatirlamaya calismaktan, belki evimize tasininca yine baslariz ama, bilemiyorum.
---

27 Eylül 2007 Perşembe

house hunting

--------
selam

yazmaya yazmaya yazmayi unuttum, zorlaniyorum simdi.. en son nerede kalmistik? dun sen aydinlikevler subesine gittigini soylemistin, nasil gecti?

tekin oglen eve geldi, yemek yedik, saat bir bucukta hennycolette bizi aldi. emlakcimiz. bmw'si var. bizi once amstelveen'da bir yere goturdu, aylik kirasi 1000 euro. evin ici guzel,, mahalle de guzel, zaten amstelveen'i seviyorum. ama ev kucuktu, salonu guzel, aydinlik ve buyuk sayilabilir, ama yatak odasina bir yatak atmis, o yataktan baska bir sey giremezdi oraya. ikinci oda olarak da bir dolabi gosterdiler bize, duruma gore oraya giyinme odasi filan da diyor olabilirler, cunku odanin icinde sadece dolap vardi, duvarlar raflar ve cekmeceler, ve kabinlerle doluydu, istersek cikarilabilirmis ama oda olarak zaten cok minikti, yani begenmedik ozetle. mutfakta da camasir, bulasik makinleri, firin ve buzdolabi vardi. bizim kendi firinimiz, buzdolabimiz var dedik, tabii bunlar da cikartilabilir ama kirayi etkilemez dediler, zaten orada mobilyasiz bir ev tutsan bile bunlar tipki mutfagin dolaplari gibi dahil oluyor eve.. ama en cok dosemeleri begendim, cok guzeldi,.. neyse begenmedigimizi ve kucuk buldugumuzu beyan ettik, sonra colette bizi amsterdam'a goturdu, istedigimiz kriterlere uygun amstelveen'da sadece 1, amsterdam'da ise sadece 3 tane ev bulabilmis, istedigimiz kriterler sunlar:
- toplu tasima duraklarina yakin olsun
- unfurnished olsun
- 2 oda 1 salon olsun
- amsterdam area'da olsun
- ve tabii aylik kiramiz max. 1200 euro olsun.
cok sey mi istiyoruz yav,?? belli ki oyleymis.. ozellikle istedigimiz fiyata 2 odali bir ev bulmak cok zormus, cunku burada evler genellikle kucuk,, ve eski evlerin kapisi da 90 kilonun uzerindekilerin gecmesine izin vermeyecek kadar dar. daha once soyledim mi bilmiyorum, evlerin catilarinda cengel var, esylari catidaki cengelden iple mi zincirle mi artik bilmiyorum, yukari cekip pencereden iceri koyuyorlarmis, kapidan giremiyormus..
kadin deli gibi araba kullaniyor yav, bisikletlileri devirip cigneyecegiz diye cok korktum, tumseklerin uzerinden hoplata hoplata goturdu bizi, donemeclere girerken de hic hiz kesmiyor, ayrica araba kullanirken harita uzerinden gidecegimiz yerleri gosterme gibi bir kabiliyeti de var.. "benim" diyen taksi soforune 10 basar.. hele ikinci eve giderken ofisine ugramak istedi, bizi yol ortasinda arabada birakti, dortluleri yakti ve ofise gitti, uc dakika sonra geldi gerci ama arkamizda bir konvoy olusmustu... belki ailesinde bir turk vardir.
neyse bizi ikinci evimize goturdu,, b-a-y-i-l-d-i-k-k-k-!-!-!!! eski bir ev, ki eski evlere olup biterim zaten..once cevreden bahsetmeliyim, merkezi sayilabilir, yani nasil desem, ornegin ankarada bir kizilay vardir, bir bahceli vardir, bir ulus vardir di mi, burasi da oyle kendi capinda merkezi,, dukkanlar, alisveris merkezleri ve kocaman bir exhibiton center var yakinida.. tren istasyonuna yakin sayilir, 15-20 dk. lik bir yuruyus, otobusler, tramvaylar var.. sanirim nasil desem, bahcelide israil evleri vardir hani bilir misin, annemlerin evinin oldugu sokagin karsisinda devam eder,, iste oyle ayni tipte bir suru ev var, her evde yanlis hatirlamiyorsam, bir giris kati, bir de ustunde iki kat daha var. bizimki 1. kattaydi. kocaman pencereleri vardi ve hem on cepheye, sokaga, hem de arka cepheye, bahceye bakiyordu. bahceyi sadece alt kattaki kullanabiliyormus. bahcenin ustunde uzun ince bir balkonumuz vardi, her iki taraftaki manzara da cok guzeldi. pencereler eski tipte, soyle asagidan tutup yukari dogru cekerek aciyorsun. yerler parke, salon iki bolmeliydi, ortasinda camdan surgulu bir kapi vardi, oturma odasi ve yemek odasi olarak kullaniliyor herhalde, yani cam kapi ayiriyor iki bolumu.. mutfagi kucuk, ve icinde yine firin, buzdolabi, camasir, bulasik ve kurutma makineleri var, benden baska kimse giremez herhalde oraya.. ama yine de begendim, kucuk olmasina ragmen dolaplari filan gayet iyi durumdaydi.. pek mutfakta durmayacagim anlamina geliyor bu, olsun napalim
yatakodasi gercekten guzel, yeterince buyuk, banyoya da ayrica bir kapisi var, banyonun bir kapisi da salona aciliyordu galiba emin degilim, banyonun iki girisi var yani, banyoyu da sevdim, cok guzel bir kuvet ve lavabosu var, ne yazik ki tuvalet yok, tuvalet ayri, tek basina. bir tane guest room var, burada hollanda evlerinin ozelligiymis, odalarda lavabo olurmus, guest room'da da lavabo var, tuhafima gitti dogrusu odada bir lavabo olmasi. hastane gibi.. ev bu kadar, bundan ibaret, salonda ve guest room'da kucuk gomme dolaplar vardi. sirin, sevimli,, en onemlisi mahalle de guzledi. neyse bayildigimiz zaten yuzumuzden de belli oluyordu, sonra bizi 3. ve 4. evlerimize goturdu, bir tanesi yeni bir binaydi ama cevrayi cok begenmedim, toplu konut gibiydi, yerler hali kapliydi, hali kapli yerlerden hoslanmamm zaten.. mutfak da amerikan tipiydi, salonun icinde,. sevemedim kisacasi, son goturdugu yer de nispeten guzeldi, ustelik icini de yeni yapiyorlardi , her sey yeni olacakti.. ama orayi da sevemedim, dedigim gibi bir defa gonlumuzu kaptirmistik,, ustelik tekin de ayni seyi soyledi, eve girer girmez bayilmis.. bazen boyle hissedersin iste,, tamam burasi dersin, iste bu dersin. sansimiza ilk gun karsimiza cikti. fakat aylik kirasi 1350 euro ayrica su, gaz, elektrik aylik 150 euro ve vergisi de yillik 500 euroýmus. colette ev sahibiyle pazarlik yapip fiyati asagi cekmeye calisacagini soyledi, 24 saatlik de dusunme payi verdi bize.. ayrica ev kendisinin degilmis, yani burada boyle, ev piyasasi cok kisitli oldugu icin emlakcilar birbirlerinin alanindan otlaniyor, o yuzden emlakci emlakci gezmene de hic gerek yok, bir emlakci kriterlerine uygun butun olasi evleri senin icin arastirip hepsini bir gunde gezdiriyor. eger hic ev begenmemis olsaydik yeni ev cikana kadar piyasaya beklemek zorunda kalacaktik ya da cok daha pahalilarina razi olacaktik. boylece colette bizi otelimize birakti, msn'de babamlarla konustuk, onlar da yaptigimiz her hareketi merak ediyor cunku, ve babam her zamaki sozunu soyledi, "kacan balik buyuk olur" katiliyorum ona zaten hayatim boyunca hep bunu demistir, hangi firsati kacirirsan o zaten seni hep hayatinin en buyuk firsati olacaktir. eger evi begendiysek hic beklemeden tutmamizi soylediler, zaten biz de o evden sonra baktigimiz iki evi de begenememistik, bundan sonraki olasi evleri de muhtemelen begenemeyecegiz, hep o evle kiyaslayacagiz,. o yuzden tutmaya karar verdik, ama aksam uzeri tekrar gidip cevreyi gezelim dedik, aksam uzeri de son derece guzel, bir suru lokanta, cafe, pub var cevrede ve gayet guzel ailevi bir yer gibi gorundu gozumuze, oyle baskin bir etnik grup da yoktu yani zenci mahallesi, cin mahallesi ya da turk mahallesi gibi seylerden korkuyordum, zaten bir apartmana girdigimizde hemen posta kutularinin ustundeki isimleri okuyarak asagi yukari oturanlarin milliyetleri hakkinda fikir sahibi oluyordum, internette gordugumuz ucuz ve guzel yerlere gidebilir miyiz, onlari niye gostermiyor bize, halbuki var iste amsterdam'da da 1000 eurodan ucuz ve ici oldukca guzle evler diyordum,
colette dedi ki onlar oyle her evi gosteremezmis, emlakcilarin da bir sayginligi var herhalde burada, musteri memnuniyeti icin belli bir satandardi gozetmek zorundalarmis, evin merkezi olmasi ve icinin de yapili olmasi gerekiyormus ki 1000 euronun altinda da asla mumkun degilmis boyle evler.. sonucta tekin bu sabah telefon etti colette'e ve ev icin evsahibiyle pazarlik yapmasini soyleyecekti ama ulasamamisti daha, den haag'da baska bir musteriyle house hunting yapiyorlarmis, neyse simdi de benim etegim zil calmaya basladi, ya o evi tutamazsak diye, cunku babamin da dedigi gibi kacan balik buyuk oluyor..
bu kadar iste pinar'cigim sana bu maili yazarken ayni anda sevgi'yle de konusmak zorunda kaldim, o yuzden biraz boluk porcuk oldu, kusuruma bakma,
sevgiler.
---
...................... ne diyordum unuttum tekin aradi, colette ile konusmus ev sahibini arayacakmis, ben de burada kurdesen dokuyordum ya tutamazsak o evi diye,, tekin simdi de internetten o bizim evin oldugu sokaga filan bakmami istedi, yani internette acaba ilani var mi diye sordu, ben de baktim, bizim evin ilanini goremedim ama ayni cevrede aasagi yukari ayni fiyata, ustelik mobilyali evler buldum, ne diye baktirttiysa sanki..
neyse internete guvenmiyoruz pek, guvenmemeliymisiz, orada hep yaniltici bilgiler olurmus, uf bununla teselli ediyorum kendimi....................................
----

24 Eylül 2007 Pazartesi

mail 2.,

--
Kuzum, bence sen istedigin seyleri yapabilme cesaretine ve iradesine sahipsin, yakinda seni arabali ve bilgisayarli gorecegim sanirim,
araba ve bilgisayar konusunda soylediklerine tamamen katiliyorum, zaten mesele onceliklerini belirlemekte..

diyor ki bir yerde,, "hepimizin olmeden once yapmak istedigi seyler vardir, bir dunya gezisi, bir tekne almak, bahceli bir ev vs vs vs.. " fakat bunlari gerceklestirmek icin her hangi bir caba gosterir miyiz, hayir? sadece piyangonun bize cikmasini bekleriz.. gercekten cok istedigimiz seyleri belirsiz bir zamana erteler, anlik mutluluklar pesinde kosariz. halbuki kendimize sIk sIk sunu hatirlatmamiz gerekir, "bu etek mi beni daha cok mutlu eder yoksa dunya seyahati mi?" ve sunu tavsiye ediyor, anlik para harcama kriziniz geldiginde, istediginiz ve ihtiyaciniz olan seyi ayirt etmekten yoksunsaniz, onu bir kagida yazin ve almadan once iki hafta bekleyin. bu sirada baska istekleriniz olursa onlari da yazin fakat listenizin uc maddeyi asmasina izin vermeyin, dorduncuyu eklemek istediginizde birini silin. goreceksiniz ki, aslinda istediginiz seyler iki haftada gozunuzde degerini yitiriyor ve yerini baska istekler dolduruyor. zaten bunun sonu hic olmayacak. daha yeni bir araba, daha iyi bir ev, en yeni moda cizmeler her zaman varolacak, hic bir zaman bu yarisi onde goturemeyeceksiniz, kendinizi hayatin akisina birakin, sahip oldugunuzla mutlu olmayi ogrenin ve hic de kolay kazanmadiginiz paranizi sizi gercekten memnun edecek seylere harcayin. bir kez sahip olduktan sonra bir daha hatirlamadiginiz, bir kere giyip cikardiginiz giysilerle doldurmayin dolabinizi vs vs diye devam edip gidiyordu..

dusuncelerimi paylasacak birini bulmak ne guzel.. kendimi cok ogut veriyormusum gibi hissediyorum ama bunlar aslinda sana degil kendime ogutler.. keske senin kadar iradem olsaydi..
cikmissindir herhalde, yarin okursun sanirim bunu artik, sevgiler..
--

bir mail,,

------------
Sana da oluyor mu? mens.te kivraniyorum, yerlerde surunuyorum. actim elektrikli fani, onunde done done yatiyorum. sicak biraz agrimi azaltiyor.. yoksa sabah iki agri kesici, aksam iki agri kesici..

simdi bbc'de PM konusuyor, (prime minister) soylediklerini dinlesen, cok guzel utopik ideal bir ulke yaratacak sanirim eger dediklerini yaparsa.. full calisan bir ingiltere istiyorum, herkesin isi olacak, asgari ucreti tekrar artiracagiz, her ogrenciye birebir egitim verilecek, herkes universiteye gidebilecek, herkes burs alacak, ayrimcilik olmayacak, herkes benim vatandasim, yeni evler yapacagiz, annelik izni 9 ay olacak, genclerin bulusup birlikte olacaklari yerlere ihtiyaclari var, onlari uyusturucu ve ickiden uzak tutmak icin onlara istedikleri gibi genclik merkezleri acacagiz, bla bla bla,, hala konusuyor.. sanirim her kesime hitap eden bir seyler soyluyor.. burada olsa ona oy verirdim, :)

parayla ilgili yazdiklarimi okudun mu? ben de para biriktirmeyi deniyorum, ama simdilik para biriktirmek benim icin su anlama geliyor para harcamamk, bu sabah sevgiye de soyluyordum, gereksiz yere harcama parani eger sinemaya gitmek istiyorsan dusun, bu filmi gormek mi beni daha cok mutlu eder, yoksa hollanda'yi gormek diye mi? diyordum, umarim obur kulagindan cikmamistir, neyse gorecegiz bakalim,
simdi terorizm hakkinda konusmaya basladi PM..
ve Nelson Mandela'ya gecti.. :)

yazmistim, gormussundur, her ay gelirinin beste birini bankaya yatiracaksin ve her ne halukarda olursa olsun o paraya dokunmayacaksin.. sonra kalan parayla gecineceksin.. pinar, ustelik senin ev-yemek harcaman da yok,, ahhh ahh hayat giderek pahalilasiyor..
ne kadar az kazanirsan kazan, ayda 100 milyon biriktirsen yilda 1200 yapar ve bu parayla guzel bir bilgisayar alabilirsin kendine. ama gercekten bilgisayara ihtiyacin var mi?
maillerini saklamak istiyorsan sen de benim gibi yap, kendine bir blog ac, oraya yapistir,, hem istedigin zaman istedigin bilgisayardan internete girip bakabilirsin.. www.blogger.com
araba icin bilemiyorum, ,, ona baska bir cozum bulmani tercih ederdim, cunku arabanin beraberinde baska masraflari da olacak,,
sigarayi birak pinar, gunde 2 milyondan ayda 60 milyon biriktirebilirsin, belki spor salonu parani cikartmis olursun.
pazar gunu nihayet irademe hakim olabildim ve et yemek yerine wok to walk yemeye gittik. fast food cin yemegi, sadece bir tabagi paylastik tekinle ve bir tabagi 6-7 euro arasinda degisiyor sectigin malzemeye gore. .. arjantin lokantasinda bir tabak et, 15-20 euro arasi. :)
neyse iste kendimi dizginlemeye calisiyorum ozetle..
Senin su banka calisanlarini betimleyen kelimelerine bayiliyorum; insansilar.. :)
bicak sirti hangi kanalda acaba? tv8'de olma ihtimali cok dusuk degil mi? internette ntv, cnbc-e, e2 ve tv8'i izleyebiliyoruz. turkiye'de olsak eminim tekin de o dizinin fani olurdu, turk dizisi duskunu..
neyse ben de seni opuyorum, salonda iyi terlemeler eger bu aksam basliyorsan calismaya, mutlu aksamlar, keyifli aile izlemeleri tv karsisinda,, byeeee..,.
-----

haftasonu ne yaptik?

---
ben kendimi haftasonu cok yorgun, bitkin hissediyordum, yine de disari ciktik, cmt. gunu utrecht'e gittik, oradan da kiralik ev baksak mi diye dusunuyorduk, o yuzden cevreyi gezmek istedik, utrecht guzel, amsterdam'a da yakin ama amstelveen'a iki vasita oluyor ve 1 saat suruyor. once trene biniyorsun, sonra trenden inip metroya biniyorsun. tekinin vaktinin yollarda gecmesini istemiyorum. bu arada ilk geldigimiz gunlerde sanirim yol boyunca pencereden disariyi merakla filan izledigim icin sanirim, yol bana cok kisa geliyordu, 15 dk. falan suruyor gibiydi, artik hele de gece donerken izleyecek bir sey olmayinca pencerede yol daha uzun geliyor, saat tuttum, yaklasik 25 dk. uzakliktayiz amsterdam'a..
pazar gunu burada da hava seker gibiydi, tisortle dolastik butun gun.. sabah ben tek basima yuruyuse ciktim, insanlar kopeklerini gezdiriyordu, ben de kendimi.. sabah isiginda nehirde yikanan ordekleri seyrettim, ne kadar mutlu hayvanlar, su ordekler.. ogleden sonra amsterdam'a indik, yine sokaklarda amacsizca dolastik, hala gormedigimiz bir suru yer var.. sali gunu amcamin dogumgunu, ona kart attim... meydanlarda cesitli gosteriler yapan insanlar vardi, onlari seyrettik. bir adam neredeyse cirilciplak ipte dans ediyordu, sowgirl gibiydi. biri lamba diregine asilarak ayaginda top ceviriyordu, kimi sarki soyluyor, kimi pandomim yapiyor, herkes ekmegini tastan cikariyor velhasil..
gece gec donduk eve, gec dedigim yine saat sekiz bucuktu, benim icin gec ama, yatagin uzerine birazcik bayilmisim.. neyse sonra tekin sagolsun makarna filan yapti, biraz oturdum ama gece kendimi kotu hissediyordum, neyse sabah anladim durumu, mens.
cuma aksam uzeri annemle msn'de konusuyorduk, tam o sirada biri beni cepten aradi, burada tekin bana yeni hat aldi, soylemis miydim acaba? neyse iste ama tekin'in numarasindan farkli bir numara ariyor. halllooouv ile alooo arasi ortaya karisik bir sey soyledim, annebeth'mis, kim oldugunu anlayana kadar panik atak geciriyordum, neyse o oldugunu anlayinca biraz rahatladim, ne de olsa beni teniyor, cok zorlamaz diye dusundum herhalde.. benim hastane isimle ilgili aramis, kardesi eczaciymis onunla konusmus, demis ki niye desferal kullaniyormusum, yeni bir ilac cikmis, hap seklinde onu kullansaymisim ya,, ben de onu kullandigimi ama sonuctan memnun kalmadigimizi bu yuzden desferale devam ettigimi soyledim. acil bir durum olursa diye haftasonu gidebilecegim hastane adresi filan soyledi bana, ben de ona bunun aciliyet gerektiren bir hastalik olmadigini, her halukarda 2-3 hafta icinde turkiye'ye donecegimi, orada da kan alabilecegimi, fakat eger gitmeden burada kan alabilirsem ya da en azindan gidebilecegim bir hastane oldugunu bilirsem kendimi guvende hissedecegimi soyledim. ve anladigini umut ettim, ama anlamamis, ya da ben anlatamamisim dogal olarak, telefonu kapatinca tekin'le bana ayni anda gonderilmis bir mailini okudum. "baris kendini guvende hissetmek icin turkiye'de kan almaya devam edecegini soyluyor. fakat bu her uc haftada bir turkiye'ye gitmesini gerektirir ki mumkun degil.." demis, offff, o kadar cabaladim, kendimi anlatabilmek icin, hala anlasilamiyorum, durumu nasil toparlayacagimi bilemedim. neyse tekin cvp yazmis kadina, eger baris sadece burada kan alamazsa turkiye'ye gitmek zorunda kalacak mealinde bir sey demis, neyse umarim bu defa anlasilmisizdir. yaziyla daha rahat oluyor tabi, telefon en zoru..

gecen mailimde sana ben de internette bir konu uzerine yogunlastim diyecektim, sen affetme, unutma, stres okumalari yaparken ben de finans, para, butce okumalari yapiyordum,. kendimize bir butce olusturdum ve umarim sene sonuna kadar o butceyi oturtabilirim.. harcamalarimi kontrol etmek istiyorum, okudugum cok guzel sozler vardi, hala da okuyorum, gerci simdi biraz time management, happiness filan kaydi konular ama okuyorum ve yaziyorum..

sana yazdigim bu mailleri, ozel kisimlarini atarak bloguma yapistiriyordum, cunku bir kez daha ayni seyleri yazmak istemiyordum bloguma, adini da sildim, sana merhaba x diyordum.. neyse iste, hollanda'ya geldigimizden beri olusturdugum bir blog, sadece annemler biliyor, simdi bir de sen..
sana yazdigim mailler, annemlere yazdigim mailler, internetten okuyup okuyup kendimce tercume ettigim yazilar, ve annemler icin yapistirdigim fotograflar var.. tabii sen de gorebilirsin eger girip bakarsan.. merhabax.blogspot.com
sadece oraya bakipta bana yazmamazlik etme, beni buralarda unutma..

sevgiler, arkadaslara selamlar..
---
aaaahhhh simdi yine kapiyi biri caldi ve ben lappadanak actim, apartmaninizda bir sey olcebilir miyim dedi, ben de iceri soyle bir baktim, allahtan toplamistim, ama bulasiklar ne yazik ki bir dag oldu.. tabii onceligi sana verdigim icin bulasiklari sonra yikayacaktim, tereddut ettigimi gorunce adam sadece 30 saniye surecek dedi ve daha once gelen adamlarin olctugu yeri olctu, that's all, thank youuu,, dedi, orayi olcup kapima yazmayi dusunuyorum. iste istediginiz olcu, rahat birakin beni..
----

23 Eylül 2007 Pazar

cuma aksam yemegimiz




burada midye ve kabuklulari cok seviyorlar, pazarda cuvallarla midye satiyorlar. midye yemeyi cok yararli bulmasam da ara sira yenilebilir diye dusundum, ayrica bir midye yemegi tarifi buldum, burada bir dergide..

tavada bir cay bardagi kadar zeytinyaginda 1 buyuk sogani kavurdum, sogani yarim halka halinde dogradim, iki taze sogani kucuk kucuk dogradim, onu da kavurdum, uc dis sarimsak, dogradim, onu da attim, bir biberin icini ayiklayip inceceik dogradim, onu da tencereye atip kavurdum, sonra yaklasik bir su bardagi beyaz sarap dokup atesin altini actim.
sarap koymadan once tuz da eklenebilir, ben koymadim. sonra icine midyeleri koyuyorum. midyeleri once soguk suya koyuyorum, hepsinin kapanmasi gerek. kapanmayanlari bastirarak kapatiyoruz, kapanmazsa iyi degiller.. kiriklari ve kapanmayanlari cope atiyoruz. soguk sudan aldigimiz midyeleri tencereye koyuyoruz, bes dakika icinde midyeler pisip sicakta kabuklari acilacak, bir avuc kiyilmis maydonoz dokup tavayi soyle bir salliyoruz, sonra firin tepsisine dokuyoruz midyeleri ve suyunu, ustune 50 gr. parmesan peyniri, firinda peyniri eritip, cikariyoruz, kalan beyaz sarapla birlikte servis ediyoruz. kucuk tabaktaki de guacamole, onun tarifini sonra yazarim artik..

amstelveen'daki evimiz.


burasi odamizin penceresinden, manzaramiz.. 10. kattayiz, hemen asagida bir nehir akiyor, iki yaninda agaclar var. karsimizda kocaman bir binanin insaati devam ediyor. sagimizda otopark gorunuyor..








---
dun gece gonderdigim postta ilk kez resim denemesi yapiyordum, pek olmamis, resimler, yazilar kaymis.. bugun baska bir konuda yine resim yazi kardesligini kullanirken
umarim daha duzgun bir sablon cikarabilecegim.

mutfagimizda set ustu ocak, mikrodalga firin, su isticisi, kahve makinesi ve catal-kasik-bardak vs. var.

pencerenin onunden cektim, oturma odamizi gosteriyor. en dipteki kapi, sokak kapisi. tekin bilgisayarin onunde, maillerine bakiyor.




yemek yedigimiz masa, kanepemiz, sehpa gorunuyor, kanepenin karsisinda tv konsolu var, uzerinde tv ve muzik seti var, kanepenin uzerinde ikea'dan aldigim minderler ve ortuler var..
banyoda, aynanin onunde makyaj yapiyorum.

en alttaki de, yemek masasinin oldugu yerden odanin goruntusu.. yatagin uzerinde camasirhaneden getirdigim camasirlar var, kurutma makinesi kurutuyor gerci ama bir de yatagin uzerine serip havalandiriyorum.

22 Eylül 2007 Cumartesi

utrecht'e bir bakindik..

..........

bu fotograf ekleme isini niye daha once dusunemedim, eski fotograflari da koyacagim... bir ara...

-----
amstelveen'dan amsterdam zuid'e tramvayla ve oradan da trene binip utrecht'e gittik bugun. bu yol tam 1 saat suruyor, aslinda amsterdamla utrecht arasi yarim saat kadar fakat arada arac degistirince bekleme sureleriyle birlikte zaman da uzuyor.




utrecht-amsterdam zuid arasi 2.sinif gidis gelis adam basi 10.60 euro.. sadece giderken bilet kontrolumuz yapildi, donuste yapilmadi. tramvay ve metrolarda da nadiren denk geliyorum bilet kontrolune.. biletleri satan biri de yok, makineden aliyorsun, aldigin bileti yine makineye okutuyorsun, ilk gunler icin biraz zorluk cektik, ama artik ogrendik,..

istasyondan cikar cikmaz sehir merkezi,
biraz dolastik, soldaki sanirim buyuk ve
guzel kiliseleri, tepesinde
canlar vardi,

sag, ustteki bir kanal manzarasi, kenarinda siralanan guzel evleriyle... karsisinda da cafeler vardi,..


meydanda kocaman bir heykel gorduk, resmini cektik, ne oldugunu bilmiyorum..











agacli resmi cekmek icin sehir disina cikip, baska bir yerlere gitmedik, hala sehir merkezinde dolasiyoruz.. hatta keske sesli olsaydi bu bloglar, o sirada bir binanin onunde obua (ne caldiklarini bile bilmiyorum, o kadar cahilim) vs. calan klasik muzik sanatcilari aksamki konserlerinin reklamini yapiyorlardi.
















acikinca nehir kenarindaki bir amerikan lokantasina oturup teksas ve new york usulu et yedik, bildigimiz izgara ve kizarmis patates, ayrica isimleri farkli olmasina ragmen ikisi de birbirinin ayniydi.. tipki iki sekerli, uc sekersiz, bir orta kahvenin hepsinin de ayni olmasi gibi.. ne niyetle icersen o.. sol ustteki tekneyle nehir gezintisi yaptiriyorlar. ayrica kucuk, buyuk gruplar halinde tekne kiralayip gezenleri de gorduk, bir cift battaniyelerin ustunde pembe sarap icerek motorlu bir sandalla onumuzden gecti. 20 kisilik bir grup icki ve cerez esliginde gezerken 7 kisilik bir arkadas grubu da yemeklerini tekne gezintisinde almayi tercih etmisti..

karsi kiyida da tayland, hint ve italyan lokantalari vardi. tekin beni et sevdamdan vazgecirebilirse insallah arjantin ve amerikan lokantalarindan baska lokantalar da deneyecegiz.

aksam 19:30'da donmeye karar verdik, utrecht'i cok begenmedim, elbette guzel ve hareketli ve insanlar var. ama amsterdam'i gordukten sonra tipki oranin bir sokagiymis gibi geldi.. universite var sanirim utrechtte, o yuzden bayagi genc vardi ve cok fazla turkce konusma calindi kulagimiza..














yandaki utrecht tren gari, aynen havaalani gibi koskocaman, ve biiiirrr surrru, cesit cesit dukkan var, acaba caktirmadan alisveris merkezine mi yonlendiriyorlar tren garina gelenleri diye bile dusundum. cok guzel heykeller vardi garda, belki cesur oldugum bir gun fotografini cekip koyarim.

utrechtte de ev arasak mi acaba diye dusunuyorduk ama tekin icin bir saat gidis bir saat donuse malolacak, simdilik bulundugumuz cevrede aramaya devam edecegiz.

21 Eylül 2007 Cuma

dun ve bugun..

-----------
selam,

kusura bakma daha erken yazamadim.. Sabah daha kahvalti sofrasindayken basildim, soylemisimdir, cumalari temizlik gunu, kaciyorum odadan.. ama bu sabah ben bulasiklari yikarken clening lady de banyoyu temizliyordu,, neyse supurgeye baslamadan musaade istedim, giyineyim cikacagim dedim, cok sevimli, genc bir zenci.. bazi zancileri cok sevimli buluyorum, bazilarindan da korkuyorum, acaba hangi faktore gore? neyse, evden ciktim, amstelveen'in merkezine indim, 10 dk yuruyus mesafesi, guzel evlerin onunden gecerken pencerelerinden iceri bakan kimsesizler gibi benim de boyle bir evim olacak mi diye hayaller kuruyorum. bazi evler yok yok cogu ev cok guzel.. bitanesinin penceresinde evin kedisi uyuyordu, minderine kivrilmis.. bi tanesinde de kopek vardi kediden biraz buyukce.. her yerde kopek goruyorum zaten bu yesillik icinde, bu yagmur altinda, dere, gok, ordek, yosun, salkim sogut..
en yesil kentler-ulkeler siralamasinda hollanda'ya baktim, yoktu, sok oldum.. Norvec, Isvec, Izlanda ilk siradalarmis.. Herhalde oralara gitsem yesil koru olurum, yesilden gozumu alamam, korlesirim yani, Turkiye galiba 70. siradaydi.. :( halbuki ne kadar yesil olabilirdi vadim??
bankaya gittim, gecen hafta ATM kartimiz gelmisti, onu aktive etmek icin oraya tesrif etmek lazimmis, Tekin benim buraya cabucak entegre olabilmem icin kendi basima gonderiyor beni oyle yerlere.. Kendisi bikac gun once aktive etti kartini ve zaten bana da hic anlatmadi nasildi banka, nasil aktive etti? kendim yasayip, deneyip, gorecegim.. bankanin yerini bile soylemedi, meydana gidince dolana dolana buldum, iceri girip Qmatige yoneldigim sirada -Turkiye'de yasasa manken olacak- bir adam azi dislerini de gosterebilme gayretiyle bana gulumsedi ve hollandaca konusmaya basladi. ben de uzun bir eeeeexcuuuuuuse me??? cektim adama.. sonra sanirim bana ne islem yapacagimi sordu, bilmiyorum. evde ezberledigim cumlelerle,"I want to activate my debit card and I want to put some money in the account." dedim, :) ondan sonra bana yine biseyler soyledi, benim icin bi numara aldi, ismimi sordu, beni bekleme salonuna buyur etti, bekleme salonu, bankanin tam ortasi, cocuklar icin oyuncaklar, buyukler icin raflarda kitaplar var ama ne kitaplar, hani su somiz ciltli kuse kagitli, 50X60 cm ebadindaki servet degerinde olan kitaplardan sozediyorum.. Hollanda'nin laleleri, Islami Mimari Sanati, vs.. hepsine bakamadim tabi cunku bir gozum elimdeki numaradaydi, zaten oturmamla birlikte benim siram geldi. Gisedeki adam da cok sirin bir gay'di. Vergi dairesinde de sirin olmayan bir gay gormustum. Hollanda'da herkesin hep birlikte yasamasina bayiliyorum ben.. Bizdeki gaylerin devlet dairesinde ve bankada calistigini dusunemiyorum. Sokaklarda engelliler, zenciler, turbanlilar, gayler, fahiseler, kesler, muptelalar, anneler, isadamlari, ingilizler, turistler, patronlar, isciler, japonlar, taylandlilar, ogrenciler, cocuklar.. herkese yer var burada... annebeth'le ehliyet hakkinda konusurken engelli ehliyeti icin ayrica bir sinif olmadigini soyledi, araba kullanabiliyorsa zaten herkesin aldigi ehliyeti alir dedi, kendimi ayrimci, fasist bir ulkeden geliyormusum ve ayrimci ayrimci sorular soruyormusum gibi hissettim. Zaten burada boyle bir kompleks gelistiriyorum, ayrimci olarak damgalanacagim diye korkuyorum. Zencilerin cok olmadigi bir mahallede oturmak istiyorum dedim, tekin'e.. hadi bunu annebeth'e soyle bakalim dedi, zaten bir kez damgalandim gozunde, bu kiz turk mu diye sordugum icin bankaya gittigimizde..
neyse iste gay'le cok guzel anlastik, hesabima para yatirdik. sonra ayni soruyu bir daha ona sordum kartimi aktiva etmekle ilgili, oturacakmisim ve adimin okunmasini bekleyecekmisim. Bes dakika icinde adim okundu ve turkiye'de gormedigim degisik islemlerle kartimi aktive ettiler..
Bankadan cikinca pazarda dolastim, cumalari meydanda acik pazar var. Hemen her sey satiliyor. balikcilar, meyveciler, sebzeciler, otcular, ekmekciler, tavukcular, etciler, cicekciler, kuruyemisciler, mezeciler, ler leer lerlll,,..
ben artik burada abidik gubidik meyve sebzeler gordugumde degil, turkiye'den birseyler gordugumde sasiriyorum. yani uzum, kavun, armut, portakal filan degil de daha boyle bize ozgu bisey nar ve incir gordum bugun mesela.. digerleri kilolarla satilirken bunlar kucuk bir kutu icinden taneyle satiliyordu, egzotik meyveler vatanindan gelmis gibi hissettim bu defa da kendimi.. :)
1 kilo midye aldim, aksama pisirecegim beyaz sarapla.. burada bir expat dergisinden aldim tarifini.. expat, yurtdisinda yasayan kisi demekmis, biz expat oluyoruz, yani aslinda bizim gocmen dedigimiz sey belki de.. ama burada gocmen demek oranin vatandasligina gecmek demek,, eee gurbette dedigimiz sey o halde expat, sadece yurtdisinda yasiyor, calisiyor, okuyor, ne haltsa aman.. :)
carsamba gunu sana, havaya aldanirsam muzeye gidecegim demistim, gitmedim, butun gun evde oturdum, utu yaptim, internette vakit oldurdum... persembe gunu yani dun, annebeth'le benim sofi numarami almaya gittik. Hani daha once bahsetmistim iki tane pasaportum oldugu icin problem yasadim, oturma iznimi eski pasaportuma yapistirdilar, sosyal guvenlik numarami da iki ayri pasaport yuzunden vermediler diye.,. annebeth IND ofisinden randevu almis, Tekin'e de mail atmis, senin gelmene gerek yok, ben esini saat 10:45'te otelden alirim demis. BOOOYLECEEEE annebeth'le tek basima iki saat gecirme serefine nail oldum, biraz tirstim tabi ne konusacagim hep kadinla diye, cunku daha once sadece tekin konusmustu ve ben tekinle bile dogrudurust konusmamistim, kadinin yaninda turkce konusmak ayip kacar diye minimum iletisime girmistim, zaten arabada da hep uyumustum. annebeth beni tipik turk kadini olarak gormustur muhtemelen.. Dun de lobide onu beklerken uzaktan tanidim ve hemen ayaga firladim, karsilikli halllooooouuuvv.. dedik, o benden once davranip bir de how are youuuuvvvv?? dedi, kahretsin ben de dusunmustum, ilk ben diyecektim..
arabasina bindik, otoparktan ciktik, bu arada o otoparkla ilgili bir seyler soyluyor, ben de heyecan icinde hi hi hi manasinda basimi salliyordum.. sonra ilk damdan duser soru geldi, house hunting icin randevu almis miydik? ha, ne, kim?? dedim tabi ben icimden disimdan da sadece NOooo.. dedim uzun baslayip giderek alcalan bir sesle,, o halde ben alayim mi diye sordu, sanirim, ben de YEeeess dedim, yine icimden baris sadece iki kelimeyle konusmaya katiliyorsun diye de kendimi tebrik ettim. sonra kadin telefonunu acti, bir yeri aradi, bir cumle soyledi ve telefonu bana verdi.. _____________________???????????????????????________________________
ne ? ne yapmami bekliyor bu kadin? dedim icimden, dakika bir, gol bir.. ben daha kadinla konusamiyorum, o elime telefon tutusturuyor. Iyi ki, hallo var, once bir hallo dedim. :) karsimdaki ses adimi sordu, sanirim, oyle tahmin ediyorum, My name is Baris Xxxx Tttttt dedim, orta 1 ingilizce hocama sukranlarimi sunarak... ve kadin bana aradigimiz evin ne ozellikleri olmasini istedigimi sordu, ben de birden makineli gibi "we want to rent a flat in Amsterdam area and our budget is maximum 1200 euro" dedim, sanirim evde tekinle ingilizce konusmanin faydalarini goruyorum.
mobilyali mi siteriz diye sordu, unfurnished dedim. ne zamana randevu ayarlayayim dedi, bunu anlamam biraz uzun surdu, tekrar ettirdim, eeeee friday dedim, bu arada gozumde canlaniyor, bu kadinla ben yalniz basimiza koca amsterdam area'da kiralik evleri dolaniyoruz.. yarin bana uygun degil, gelecek hafta carsamba yapalim mi dedi, ben de tabbeee dedim, sanki bir yere randevum var, bisey yaptigim yok zaten, hep evdeyim, sonra kadin o halde sizi KCI'dan alirim dedi, tabi tekinin calistigi sirketi de sormustu arada, onu unuttum.. sonra bbbaaaaaaayyy'lasarak telefonu kapattik.. icim rahatladi, cunku tekin de bizimle gelecek, haftasonlari emlak ofisleri acik olmadigi icin hafta ici gezmek zorundayiz butun bir ogleden sonra bir suru kiralik ev gezecegiz, tam makineli gibi konusmaya baslamistim annebeth'le.. (herhalde telefon gorusmesinden sonra astim kendimi, cunku tekin de bana her zaman en cok telefon gorusmelerinde zorlandigini soyler, karsindakinin mimiklerini gormuyor, dudaklarini okuyamiyorsun, telefonda anlamama olasiligin cok daha yusek.) annebeth'e yaklasik olarak suna benzer seyler soyluyordum. It's hard for me, because I haven't ever spoken in English all my life. I know English a little but I find to speak it difficult. Ve annebeth bana "ee, demek persembe gidiyorsunuz?" demez mi? yaaa nasil olur kendimle gurur duyuyordum, ucuncu tekrar ettirisimde anlamistim wednesday demisti bana kadin.. :((( annebeth'le wednesday'di thursday'di tartisirken, no problem we call her again dedi.. aradi ve kendimi su katilmamis salak gibi hissettim, neyse ki ben hakliymisim. It's wednesday'mis..
Sonra yol boyunca rahat rahat konustum artik,, tabi duralayarak, kelimeleri hatirlamaya calisarak ama en azindan annebeth'in beni anladigini gorunce daha da heveslenerek geyik konulara bile girdim. tv'deki neredeyse butun kanallarin ingilizce yayin yaptigi ve altyaziyla dutch verdigini bu yuzden mi acaba hollanda'daki herkesin ingilizce konusabildigini, elbette egitim sisteminin de dile onem veriyor olmasinin gerektigini bes dakika dusunup, 1 dakika konusarak soyledim. o da hayir egitim sistemi simple veriyor, ingilizceyi akici bir sekilde konusmak isteyen herkes mutlaka ingilizce konusulan ulkelerden birine gidip bir sure orada yasamali dedi, kendisi de bes ay ingiltere'de garsonluk yapmis, sosis isteyen adama sos goturdugunu anlatti.. tekinín de buna benzer hikayeleri vardi ingilizlerle.. bir hollandali'yla anlasmak bi ingiliz'le anlasmaktan eminim ki daha kolay..
annebeth'e en kisa surede ne zaman bir hastaneye gidebilecegimi de sordum, once surekli bir adresimin olmasi gerekiyormus, yani bir ev tutmaliyiz, sonra anladigim kadariyla oturdugum yerin belediyesi bana yakin bir doktoru aile hekimiz olarak belirliyor, once onu gormeye gidiyorum, kimse kafasina gore hastaneye gidemiyor, aile hekimin eger gerekli gorurse seni hastaneye sevk ediyor. ben de bunun uzerine acil bir durum olmadigin ancak kansizlik gibi bir hastaligimin oldugunu, her uc haftada bir kan almam gerektigini, 1 ay da bekleyebilecegimi ancak hastaneye gitmemin ne kadar zaman alacagini bilmek istedigimi soyledim, o dakkadan itibaren sanirim biraz daha ciddilesti annebeth ve hastaligimla ilgili sorular sordu, eger acil bir durum olursa amstelveen'da bir doktor ayarlamaya calisacagini soyledi. Simdilik acil bir durum olmadigi konusunda ikna ettim kendisini, en azindan oyle oldugunu saniyorum. Turkiye'deyken hollandada talasemiyi arastirmistirdim, amsterdam'da bir dernek var talasemi hastalari icin, ondan bahsettim, sitenin adresini istedi, bakalim ne yapacak?? ama herhalde dedigim gibi ev tutmadan hastane aramak zor gorunuyor.
onun disinda iste IND ofise gittik, yeni pasaportuma yeni oturma izni yapistirdilar, vergi dairesine gittik, sosyal guvenlik numarami aldik.. simdilik her sey yolunda,, umarim haftaya da bir ev buluruz.. senin mailin icin soyleyeceklerim vardii ama iki gundur ne yaptigimi o kadar uzuuunn anlattim ki, cok yoruldum.. daha sonra devam ederim.. gozum yerse tabi.. :)
-------------

20 Eylül 2007 Perşembe

butce yapmanin dayanilmaz cazibesi...

----

butce yapmanin hayati guzellestiren 12 etkisi...

1. Hayallerine ulasmana yardim eder ve yan yollara sapip kaybolmani onler.
2. Paranin seni kontrol etmesi yerine sen parayi kontrol edersin.
3. Ayagini yorganina gore uzatip uzatmadigini anlarsin.
4. Hedefledigin birikimlere ulasirsin.
5. Gercekci bir butcede yedek para olur. (Boylece ay sonunda satin aldigini bile hatirlamayacagin ivir zivir yerine gercekten bir senin icin bir anlami olan seyi alabilirsin.)
6. Bir butce tum ailenin ortak hedeflere odaklanmasini saglar.
7. Butce acil durumlar icin hazirlikli olmani saglar.
8. Butce evliligini guzellestirir-duzeltir-iyilestirir.
9. Butce, cok fazla para harcadigin yerleri gosterir.
10. Butce, seni borctan uzak tutar ya da borctan cikmana yardim eder.
11. Butce extra para saglar.
12.Butce, geceleri daha iyi uyumani saglar.

19 Eylül 2007 Çarşamba

Make It Simple

yazmak istedigim o kadar cok konu var ki bugun, kendimi alamiyorum.. tabii hep gezindigim internet siteleri yuzunden geldi basima bu..

M.I.S.

basit yasa;

1. az ye,
2. az harca,
3. cok uyu,
4. cok yuru,


devam edecek...

harcaMA

---

uc adimda etkili bir butce olusturmak;

1. tum kredi kartlarini iptal ettir.
2. gelirinin %20'sini bankaya yatir.
3. her ne sartta olursa olsun %80 ile gecin.

bu kadar basitmis.

kredi karti kullanmak demek sahip olmadigimiz bir parayi kullanmak demek, gelgelelim, kredi kartlarinin da cazip taraflari olabiliyor. tamamen kredi kartlarindan vazgecemeyebiliriz. bu durumda benim onerim, kredi kartinla yaptigin harcama tutarini cuzdaninin bir gozune koy. nakitin bitince anla ki kredi kartini artik kullanmamalisin.

tutumlu olmayi secmek, yeni bir hayat tarzini secmek gibi. borcsuz olmak insani ozgurlestiriyor.

---

Reklam bombardimani altinda ani bir alisveris durtusu duydugunda almayi istedigin seyi bir kenara yaz ve almadan once iki hafta gecmesini bekle. Yeni bir sey almak istediginde onu da listeye ekle, fakat listen uc maddeyi asmasin. Yenisini eklemek icin birini sil. Boylece istedigin ama aslinda ihtiyacin olmayan bir seyi ne kadar kolaylikla unutabildigini goreceksin.

----

veeee genel olarak alisverisle ilgili bir kac kural,,,

---

1. dukkanlarda cok zaman gecirme, sadece ihtiyacin olan bir seyi almaya git, baska seylere bakma.. ne kadar cok kalirsan o kadar cok alirsin.
2. ALISVERIS ARABASI KULLANMA... alacaklarini elinde tasi.
3. sadece ihtiyacin oldugunda satis gorevlisiyle konus, satis gorevlisinin amaci satmaktir, unutma.
4. insanlar ilk kez tattiklari bir seyi alma egiliminde oluyormus. eger ihtiyacin yoksa deneme, tatma, alma.
5. dokunma, eline alma, koklama, okuma, bakma... bir urunu ne kadar inceler ve etkilesime girersen alma olasiligin o kadar yukseliyormus.
6. ihtiyacin olmayan giysiyi deneme, satis gorevlisiyle konusmak bir, giysiyi denemek iki kez artiriyor alma olasiligini.
7. reklamlara kanma... ihtiyacin yoksa alma...
8. ihtiyacin olan seylerin listesini yap ve listeye sadik kal..
9. albenili raflardan uzak dur.
10. bir sey almamanin altin kurali alisverise gitmemektir. basit ama dogru.
11. faturayi kontrol et.

---

nasil para biriktirilir?

---

bilirsin ama uygulayamazsin...

1. alisveris yapmaya ac gitme.
2. evde liste hazirla ve markette listeye sadik kal.
3. ihtiyacin olanla istedigin seyi ayirt etmeyi ogren ve ihtiyacin olani al.
4. almadigin her seyin parasini cuzdaninin ayri bir gozune koy ve ay sonunda ne kadar tasarruf ettigine bak..
5. kredi kartinla alisveris yapiyorsan harcadigin parayi da cuzdaninin ayri bir gozune koy. Cuzdaninda hic para kalmayinca ay sonuna kadar bir daha harcama yapma.
6. disarda yemek icin belli bir butce ayir ve onun disina cikma, ayrica disarda yemek icin sadece haftada bir veya iki haftada bir ya da daha az gun belirle.
7. her ay banka hesabina belirli bir miktar parayi yatirma aliskanligi edin.
8. takip etmek istedigin kulturel etkinliklerin ajandasini cikar, haftada bir etkinligi ya da ayda bir hafta etkinligi tercih et, ucretsiz etkinlikleri kacirma. bunun icin de bir butce olustur ve bunu asma.. cogu etkinlik cok onceden belirlidir. tercih yap..
9. tatiller icin onceden organizasyon yap, yil boyunca butce olustur.
10. bir seyi almadan once uc kere dusun; gercekten gerekli mi?, evde nereye koyacagim?, sagligimi tehlikeye sokacak mi?
11. ve dorduncu kere dusun; almasam olur muyum?
12. az ye, zayifla, egzersiz yap, basit yasa... mutlulugu para harcamada degil, baska seylerde ara, kitap okumak, bisiklete binmek, yuruyuse cikmak gibi...
13. alisveris sirasinda aldiklarinin fiyatini toplayarak git, faturayi kontrol et.
14. cok miktarda almak her zaman ucuza gelmeyebilir, birim fiyatini karsilastir.

son olarak, butun bunlar eger biriktirdigin parayla yapmak istedigin iyi bir seyler varsa bir anlam kazaniyor. yoksa sadece cimri bir insan olursun ve hayatin zevklerinden olursun, kendin olmaktan cikarsin belki de, kimbilir.. savruk olmamak icin pinti olunabilir, bu da bir karakter ne de olsa,, ama ikisi de iyi degil suphesiz..

ev sahibi olmak icin para biriktirilebilinir, cocugun egitimi icin veya bir tekne almak icin, dunyayi gezmek icin, her sey olabilir.. Sadece, yolun sonuna geldigimizde aslinda yapmak istedigimiz seyleri yapamadigimizi, cesitli nedenlerle erteledigimizi (belki parasizlik) gormek istemeyiz. arkamiza baktigimizda pismanlik duymak istemeyiz, her gun bes lira fazla harcamak ayda 150 lira, yilda 1800 lira fazla, gereksiz harcamak demektir. 5 lira cok gorunmuyor ama 1800 lira cok gorunuyor, degil mi?

gecici hevesler icin gelecegini ipotek altina alma, fakat hayattan bikacak kadar da yasamdan uzak kalma..
---

gunaydin anne-baba...

--

kahvaltidan kalktik, tekin ise gitti, uyandigimda hava cok guzeldi, sabahin 7'si olmasina karsin aydinlik, piril pirildi.. kahvaltiya oturdugumuzda kara bulutlar gunesi kapamisti bile.. simdiyse pofuduk beyaz bulutlarin arasindan kimi yerlerde acik mavi gokyuzu goruluyor, ufuktaysa simsiyah bulutlar gozdagi verircesine ilerleyisini surduruyor.. burada meteorolojist olup cikacagim.. zaten holandalilarin denizcilikte ilerlemesinin sebebi bu bence; her turlu hava oyununa hazirlikli olmalari..

bugun hava beni kandiripta gunesli olacagi izlenimini uyandirirsa amsterdam'a gidip hollanda tarihi muzesini gezecegim.. tabii gitmeden once internette biraz hollanda tarihini arastirsam daha iyi olur oraya gittigimde de birseyler anlayabileyim diye.. ama ondan once dun yikadigim camasirlari utuleyecegim ve bulasik yikayacagim..

tekin'le dun gece biraz internette ev arastirdik.. annabeth bizi internetteki dolandiricilara karsi uyarmisti, yani cok guzel bir evin resimlerini koyup, ucuz bir kirayla seni cekiyorlar, sonra verdigin depozitoyu alip kaciyorlarmis, eger biz surekli bu dolandiricilarin sayfalarina bakmadiysak buralarda da makul bir fiyata guzel bir ev bulacagimiza inaniyoruz. yarin annbeth'le cikacagiz, sofi numarami almaya gidecegiz. o konuda da bir yenilik yok.. onun disinda tekin buradaki hattini aldi, tekinin cep telefonu numarasini asagida yazacagim. onemli bir sey olursa bize hemen ulasabilirsiniz.. benim hattimi da yakinda aliriz herhalde, alinca onu da yazarim..

daha daha baska anlatacak bir sey yok.. hepsi bu kadar.. hollanda tarihini ogrenince onu da yazarim..

sevgiler...

--

18 Eylül 2007 Salı

ve bugun yazilmis bir mail..

gunaydin anne-baba,

msn 'de ya da skype'de konusmak her zaman iyi olmuyor.. bunun yerine ben size her gun mail atayim ve yeni bir sey olursa soyleyeyim. zaten sabahtan aksama pek fazla degisen bir sey olmuyor.. yine de saatlerce bilgisayarin basinda oturup goruntu gitti, ses geldi, beni duyuyor musun, skype'den baglanalim, diye bosu bosuna vakit olduruyoruz.. bu da herkes icin cok yorucu oluyor...

en iyisi ben size mail yazayim, yazma pratiginizi gelistirmek icin siz de cevap yazarsiniz.. ara sira da internet uzerinden konusuruz,..

tekin ise gitti, burada sakir sukur yagmur yagiyor, gokyuzu gipgri,,, ben simdi utu yapacagim, bulasik yikayacagim, camasir yikayacagim,.. dun bir parti camasir yikamistim, cok pratik, once camasir makinesine atiyorsun, 45 dk. sonra oradan cikarip kurutma makinesine atiyorsun. o da 45 dk. suruyor. bitince camasirlarini cikarip katliyor dolabina koyuyorsun, as, kurut derdi yok hic.. zaten camasir asacak hic bir yer yok burada, odada da yok yani, kurutma makinesi o yuzden cok iyi olmus, burasi icin gereklilik...

baska simdilik anlatacak bir sey yok, aksam yemegi icin pilav cacik yapacagim, dunden kalan patatesli et var, meyve olarak uzum var, annem soruyordu orada meyve var mi diye, daha once hic gormedigim meyveler bile var annecigim.. yalniz aksamlari yemekten sonra tatli niyetine meyveli yogurt yiyorduk ve ben hatta gun boyu yiyordum,,, ama dun aksam marketteyken meyveli yogurt etiketini okudum -daha once hic aklima gelmemis herhalde- meyveli yogurtlarin icinde %7 ile %9 arasinda degisen oranlarda yogurt var, geri kalani jelatin.. bilmiyorum turkiye'deki yogurtlar da oyle mi?? neyse meyveli yogurt almayi aninda biraktim tabii.. onun yerine direk meyve aliyorum..

tekin'in bana okumam icin biraktigi hollanda'da araba kullanmak, ev kiralamak ve saglik sistemi ile ilgili brosurler var, bir haftadir tekin her gun soruyor, okudum mu diye, insallah bugun onlari okuyacagim.. iste boyle..

baska bir sey olursa yine yazarim,
kendinize iyi bakin, uslu olun, yaramazlik yapmayin ...
sevgiler..

dun yazilmis bir mail

merhaba anne-baba;

bugun pazartesi, bu maili gonderdigim tarihi ve saati gorebilirsiniz, eger o gun gonderilmisse sanirim sadece saat gorunuyor, neyse..

tekin ise gitmisti, bana bir mail atmis..

annabeth persembe gunu icin gocmen burosundan randevu almis, persembe gunu onunla beraber gocmen burosuna gidecegim, sonra sosyal guvenlik numarasi alacagiz, ondan sonra burada tedavi olabilecegim, bu sosyal guvenlik numarasi buradaki adiyla sofi number olmadan hic bir sey yapilamiyor..

herhalde bu hafta ev bakmaya da baslayacagiz,,
simdilik bu kadar, bugun burada gok yirtiliyor, deli gibi yagmur var..

ufaktan camasir da yikamaya baslamam lazim, asagida bir camasirhane var,hem camasir makineleri hem de kurutma makineleri var, belki ogleden sonra bir parti yikarim, bakacagiz artik, camasir, utu, yemek, alisveris, bulasik iste benim ev islerim bunlar burada,, annem soruyordu, orada ne ev isi yapiyorsun diye, .. boyle annecigim gayet ufak, onemsiz seyler... :)

gorusmek uzere bye then..

17 Eylül 2007 Pazartesi

haftasonumuz...

selam X,

nereden baslasam bilmiyorum ki, neyse bir deneyeyim bakayim..
cmt, burada super bir gundu, istanbulda'da oyle oldugunu tahmin ediyorum. guzel, gunesliydi, golgede olmadigin surece kisa kollu durabiliyordun bile,, oglen amsterdama indik, direk bir tramvay var buradan amsterdam'a yaklasik 15 dk filan suruyor, guzel manzaralar izleyerek gidiyorsun.. bu arada bilet kullanmayi ogrendim nihayet.. daha dogrusu manyetik bileti kullaniyorum artik, cunku onu sadece giriste makinede okutuyorsun bir de ciktigin durakta okutuyorsun, boylece benden akilli makine gittigim mesafeye gore kesecegi parayi biliyor. neyse iste guzel, gunesli cmt, oglesinde amsterdamda turistlerin arasina karistik.. bir tane soyle her yere giriste kullanabilecegimiz bir kart almak istiyorduk, muzelere filan.. neyse cok fazla da arastirma yapmadigimizdan tekin, holland pass alalim dedi, gittik 25'er euro bayilarak o kartlardan aldik kendimize, sozumona bir yil gecerli ama marttan marta.. yani bizim kartlarin suresi martta bitiyor, kart dedigime de bakma, bir yigin kupon aslinda.. gercekte sadece bes yere bedava giris hakkin var, her yere degil.. bunlar da kategorilere ayrilmis, kucuk bir de kitapcik veriyorlar yaninda, 100-150 atraktif yerin kategorilerini gosteriyor. A kategoride bir yer begenince A kuponunu verip oraya bedava giriyorsun, ayrica bu be bedava kuponun yani sira 25 tane de indirim kuponu veriyorlar %50, %30, %10 filan indirim alabilecegin yerler de var, bazilari da special offer teklif ediyor, ne bileyim 15 euroluk peynir alan holland pass sahibine bedava gofret filan.. tabi anlamissindir, holland pass'in gectigi tek yer muzeler, monument'lar filan degil, tekne turu, degirmen ya da ciftlik ziyareti, lokanta, mookanta boyle yerlerde de geciyor. bence zekice dusunulmus bir sey, cunku insani gidecegi yoksa bile o indirim kuponlarini harcamak uzere gereksiz bir suru yere goturtebilecek bir sistem..

zeki tekine dedim ki, yaaa ben boyle bir sey istemiyordum, butun bir yil boyunca sinirsiz kullanabilecegim kimlik karti gibi bir sey istiyordum dedim, zeki tekin de bana olur mu hic oyle sey, ben bedava girerim, sonra sana veririm sen bedava girersin, sonra bir baskasina veririrz, o bedava girer, ne anlami kalir dedi,... sonra aynen benim dedigim gibi bir kart bulduk, museumkart, sadece muzelerde gecerli ve butun hollandada gecerli ve ustelik aldigin gunden baslayarak 1 yil boyunca gecerli, bankamatik karti gibi bir sey.. sadece 37 euro, 10 euro civarindaki muze giris ucreti yaninda bu hiiiiiiiiiiiiicccc bir sey, ihmal edilebilir bile, hele bizim gibi burada yasayanlar icin super bir olay yani,,, belki 2-3 muze ancak gezebilecek turistlere hitap etmez ama bana iliklerime kadar hitap ediyor.. burada bir dolu muze var, hollanda tarihi muzesi, tropikal muze, sex muzesi, iskence muzesi, van gogh muzesi, rembrandt evi aklimda kalanlardan bazilari.. inanmazsin canta ve cuzdan muzesi bile var, tam muzeci millet vesselam..

artik tek basima evden cikip trmavaya binip -bilet kullanmayi da ogrendim nasil olsa- 15 dk. sonra amsterdam'a inip sabahtan aksama kadar sokaklarda surtup diledigim muzeye girip cikma hayalleri kurmaya basladim, yani X astim ben bu disari cikma fobimi... ozellikle bu haftasonu amsterdam'a asik oldum, her yer civil civildi, rengarenk insanlar, turistler sokaklari doldurmustu, amsterdam tipki venedik'e benziyor ama suyun uzerinde yukselmiyor tabi binalar, sadece sehri hatta ulkeyi tamamen bir sulak alana ceviren nehirler, goller, dereler, derecikler var her yerde.. ve amsterdam'da bu dereciklerin aktigi kanallar, kanallarin ustunde kopruler, kanallar boyunca siralanan birkac yuz yillik evler, evlerin kocaman pencereleri ve cok guzel cepheleri, ayrica her yerde cicekciler var.. ve cicekler coooooooook ucuz, 10 tane gul 3 euro, yani 5 milyon.. tanrim turkiye'de bir gulun tanesi 5 milyon olabilir mi? gecen hafta 10 tane pembe gul almistim, bu hafta 10 tane gunebakan aldim, aycicegi yani.. hollanda benim icin cicekle ozdeslesti, tek kelime soylemem gerekseydi hollanda hakkinda, cicek derdim, lale mevsimini de sabirsizlikla bekliyorum.

neyse cmt.miz boyle o sokak senin bu sokak benim gezinerek gecti, cok guzel bir acik hava pazari gorduk, saniyoruz cevre koylerden gelenler yetistirdikleri seyleri satiyordu, her urun biyolojikti, yani sanirim eklojik urunu kastediyorlar, maydonozlar, cesit cesit, kurutulmus mantarlar, peynirler, ekmekler, domatesler,, her seyden alip toplayasi geliyor insanin,, soyle bir pazar sabahi bisikletine atlayip once pazara ugruyor, kucuk alisverisini yapiyorsun, bisikletinin onundeki sepete aldiklarini koyuyorsun, sonra bir gazete alip sevdigin :) cafeye gidiyor, kahveni icip gazeteni okuyorsun, tabi eve donmeden mutlaka cicekciler sokagindan seni cagiran bir buketi aliyorsun... cmt. gunu bol bol seni andik, belki kulaklarin cinlamistir, senin icin saatlerce cafe aradik neredeyse, yanlis anlama bir suru cafe var ama benim begendigim kucuk, rustik, manzarasi guzel cafelerin hepsi tiklim tiklimdi, dolasa dolasa nihayet nehir kenarinda bir masaya ilisip senin serefine kahve ictik.

burada her yer bisiklet dolu, bir bisiklet parki var gormelisin, otopark degil yani bisiklet parki, uc katli belki binlerce bisiklet park edilmistir oraya.. bisiklet yollari var, yaya kaldirimlarinin yaninda, eger onlarin yolunda yurursen sana zil calip bagirma haklari var. :) ben de burada amstelveen'da bisiklet kiralayip gezelim, cok istedim pazar gunu.. ama amstelveen'da bisiklet kiralayabilecegimiz bir yer bulamadik, amsterdam'da kiyamet gibi.. ama orada bisiklete binmeye korkuyorum biraz, cunku her yer insan dolu, her yer bisiklet dolu ve tramvaylar geciyor bazi caddelerde, aslinda her sey cok duzenli ve yaslisindan gencine HERKES bisiklete biniyor burada ve bir kez bu duzene alisinca ben de yapabilirim saniyorum ama baslangic icin amstelveen cok daha sakin ve agaclarin altinda kucuk, guzel patikalar da var,.. bebekler de bisikletlerin uzerinde, ,,, ya onde ya arkada bebeklerin bisiklet koltugu var, bazi anneler arkaya bebek atmis, one de 4-5 yaslarinda sari bir cocuk... tam uc kisiler bisiklet ustunde, bazi bisikletlere de el arabasi gibi bir sey takmislar, cocuklari toptan onun icine doldurup tasiyorlar..

simdi televizyonda ramazanla ilgili bir program var, muslumanlar ramazanda ne yapiyor, onlara nasil davranilmasi gerek konulu bir sey oldugunu saniyorum, kucuk skecler ve roportajlar var, fonda da turkce bir sarki var hepsi grubunun soyledigi.. bayiliyorum bunlarin her seyi mukemmel ve kuralina uygun yapmalarina..

cumartesi aksami pestil pestil eve geldik... yine de guzel bir yemek yeyip, sarap ictik.. ama busbutun yorgunluk yapti.. burada saraplar inanilmaz ucuz, sanirim bikmissindir her seye boyle aman ne ucuz dememe, ama oyle hakkaten 3-6 euro arasinda saraplar.. ve tatlari da gayet iyi.. fransiz, ispanyol, itlayan bir suru cesit saraplari var.. sanirim turkiyede alkole cok fazla vergi koyduklarindan o kadar pahali oluyor.. bir de buranin guzel bir birasi var, amstel beer duymussundur belki, cuma gecesi de onu denemistik, onu da begendim, umdugumdan cabuk hollanadalilasiyorum... sen buraya geldiginde sana siselerce amstel birasi icirecegim.. onumuzdeki sene tatile yeni sevgilinle cikmazsan ve olimpos'a gitmezsen bu firsati degerlendir ve hazir biz buradayken amsterdam'i gormeye gel.. ona gore bilet parani filan denklestir bak simdiden.. sevgi her ay bir kenara 100 ytl koyuyormus yaza yanimiza gelmek icin.. :)))

pazar sabahina gecsem mi acaba, yoksa bu mail yeterince uzun oldu mu? oofff, bayagi uzun olmus.. belki pazar gunu daha kisa surer, neyse basliyorum anlatmaya.. pazar sabahi kalktim, bir gun onceki gibi gunesli ama ruzgarliydi.. kahvaltiyi hazirlamaya basladim, biliyorsun domuz eti almamak icin domuzun ne oldugunu ogrenmistim, varkenvlees domuz eti demek, domuz eti olmadigina emin oldugum seyleri alip geliyorum, evde bakiyorum ne olduklarina.. markette elimde sozlukle dolasmak korkunc geliyor.. neyse.. simdiye kadar okuz, boga eti gibi seyler yemistik, bir baktim paketin uzerinde paardenvlees yaziyor, bu ne ola ki dedim, seytan durttu ve boylece sabah kahvaltisinda fume at eti yedigimizi ogrendik.. babama soyledim, o da orta asya'da atalarimiz da yiyordu dedi, sonra dedi ki, turkun biri almanyada domuz eti yememek icin kasapta gozune kestirdigi yagsiz kirmizi bir but aliyormus, (domuz eti biraz beyazimsi, yani alismis bir goz hemen ayirt edebilir.) 15 yil sonra almanca ogrendiginde aldigi etin at eti oldugunu fark etmis ama yine de ayni eti almaya devam etmis.. (bu arada adamin almancayi 15 yilda ogrenmesi ayrica bir ilgiyi hak ediyor.) neyse babamlarla artik klasiklesen msn sohbetimizden sonra disari ciktik, amsterdam'a gittik ve holland pass'imizdan (yukarda bahsetmistim uzun uzun, unutmadin insallah.. :)) c kategorisi bir atraksiyon sectik, rivercruise yaptik, 1 saat suren turistik nehir gezintisi, kanallar boyunca giderek amsterdam'in sokaklarindan geciyor, ve cevra hakkinda bilgi aliyorsun cesitli dillerde bant kaydi var, fakat biz dinleyemedik.. nedenini anlatacagim. tekin'in benimle ingilizce konustugundan bahsetmis miydim? ingilizcemi gelistirmem icin, cunku tekin'den baska burada konusacak kimsem yok, bahsetmistim galiba hatirlamiyorum neyse, tekne 50-60 kisilkti sanirim ve benzerleri icinde en pahalisiydi, hemen karsisindaki 7 euroydu mesela ama bizimki 11 euroydu. ama biz dedigim gibi holland pass'la binmistik C kuponumuzu harcayarak.. neyse cam kenarinda guzel bir masaya kurulmus aramizda ingilizce geveleyerek nehre bakiyorduk ki, yanimiza... baska hic bir tekne ya da bizim teknede hic bir sandalye kalmamis gibi iki turk geldi, oturdu ve can can can bagira bagira her sey hakkinda konusmaya basladilar. orada kimse turkce bilmiyor ya.. neyse tekin hemen onlara selam verdi, bankadaki kiz gibi davranmadik, gulumsedik, turk oldugumuzu belli ettik, ben sadece gulumsedim ama zavalli tekin yolculuk boyunca adamlarla sohbet etmek zorunda kaldi.. adamlar adanaliymis, birisi bir sure burada yasamiz, simdi de 6 ay burada 6 ay turkiye'deymis, yanindaki yegeniymis, turist olarak gelmis, onu gezdiriyormus, biz de turistiz dedi tekin, burada calistigini soylemedi, adam tekini isiyle, nerden geldigiyle, istanbuldaki hava durumuyla ilgili sorguya cekti, nerede kaliyorsunuz, ne kadar kalacaksiniz dedi, sonra biraz kendi hayat hikayesini anlatti, biraz yegeniyle karsilikli dedikodu yaptilar cevredekiler hakkinda, surasi soyledir, burasi boyledir diye bilgisini satti tekine.. bu arada tur bitti, ben gerci adama sirtimi donup butun dikatimi gordugum guzelliklere vermeye calistim ama adamin bogurtulu sesinden ingilizce kelimeleri secipte ne hakkinda bilgi verildigini anlayamadim. bir kez daha binmek farz oldu artik o tekneye, napalim belki sana kismet, seninle bineriz.
turdan sonra arjantin lokantasinda yemek yedik, amsterdam'a her inisimizde bir arjantin lokantasina gidiyoruz, gercekten pahalilar, cokertecekler bizi 30-40 euro arasi hesap oduyoruz.. (burada oncelikle kiralar pahali, ikinci olarak restoranlar) bir suru arjantinli mi yasiyordur nedir anlamadim, adim basi arjantin lokantasi var ve cilgin, manyak et yapiyorlar, dun mesela t-bone steak yedik yarim kiloydu bir porsiyonu, sanirim icine uyusturucu filan koyuyorlar asla doymuyorsun, yedikten sonra bir tane daha yemek istiyorsun..
sonra diger kuponlarimizi harcayalim mi, nereye harcayalim, oraya gidelim, sunu yapalim derken hic bir sey yapamayarak yine sadece sokaklarda surtup vitrinlere baktik, giderek amsterdam'la olan bagim gucleniyor.. hava biraz serinceydi ogleden sonra,, yine cok guzel bir cafe bulup birseyler ictik, dondurmacidan dondurma aldik ve evimize donup internette kiralik ev arastirdik amsterdam'da..
amsterdam'da istedigimiz fiyata kiralik ev bulmak mumkun olmayacak sanirim, cunku dedigim gibi gercekten cok pahali, ustelik tekin'in ayirdigi butce de 1200 euro, az sayilmaz ama duzgun bir ev yok iste.. cunku burada yasayan cok sayida yabanci var ve adeta karaborsa olusmus ev piyasasinda.. ozellikle bu bolgede anladigim kadariyla..

daha fazla yazamayacagim gercekten popom uyustu, zaten haftasonunun da sonuna geldim..
opucuk, sevgi, gulucuk...