17 Eylül 2007 Pazartesi

haftasonumuz...

selam X,

nereden baslasam bilmiyorum ki, neyse bir deneyeyim bakayim..
cmt, burada super bir gundu, istanbulda'da oyle oldugunu tahmin ediyorum. guzel, gunesliydi, golgede olmadigin surece kisa kollu durabiliyordun bile,, oglen amsterdama indik, direk bir tramvay var buradan amsterdam'a yaklasik 15 dk filan suruyor, guzel manzaralar izleyerek gidiyorsun.. bu arada bilet kullanmayi ogrendim nihayet.. daha dogrusu manyetik bileti kullaniyorum artik, cunku onu sadece giriste makinede okutuyorsun bir de ciktigin durakta okutuyorsun, boylece benden akilli makine gittigim mesafeye gore kesecegi parayi biliyor. neyse iste guzel, gunesli cmt, oglesinde amsterdamda turistlerin arasina karistik.. bir tane soyle her yere giriste kullanabilecegimiz bir kart almak istiyorduk, muzelere filan.. neyse cok fazla da arastirma yapmadigimizdan tekin, holland pass alalim dedi, gittik 25'er euro bayilarak o kartlardan aldik kendimize, sozumona bir yil gecerli ama marttan marta.. yani bizim kartlarin suresi martta bitiyor, kart dedigime de bakma, bir yigin kupon aslinda.. gercekte sadece bes yere bedava giris hakkin var, her yere degil.. bunlar da kategorilere ayrilmis, kucuk bir de kitapcik veriyorlar yaninda, 100-150 atraktif yerin kategorilerini gosteriyor. A kategoride bir yer begenince A kuponunu verip oraya bedava giriyorsun, ayrica bu be bedava kuponun yani sira 25 tane de indirim kuponu veriyorlar %50, %30, %10 filan indirim alabilecegin yerler de var, bazilari da special offer teklif ediyor, ne bileyim 15 euroluk peynir alan holland pass sahibine bedava gofret filan.. tabi anlamissindir, holland pass'in gectigi tek yer muzeler, monument'lar filan degil, tekne turu, degirmen ya da ciftlik ziyareti, lokanta, mookanta boyle yerlerde de geciyor. bence zekice dusunulmus bir sey, cunku insani gidecegi yoksa bile o indirim kuponlarini harcamak uzere gereksiz bir suru yere goturtebilecek bir sistem..

zeki tekine dedim ki, yaaa ben boyle bir sey istemiyordum, butun bir yil boyunca sinirsiz kullanabilecegim kimlik karti gibi bir sey istiyordum dedim, zeki tekin de bana olur mu hic oyle sey, ben bedava girerim, sonra sana veririm sen bedava girersin, sonra bir baskasina veririrz, o bedava girer, ne anlami kalir dedi,... sonra aynen benim dedigim gibi bir kart bulduk, museumkart, sadece muzelerde gecerli ve butun hollandada gecerli ve ustelik aldigin gunden baslayarak 1 yil boyunca gecerli, bankamatik karti gibi bir sey.. sadece 37 euro, 10 euro civarindaki muze giris ucreti yaninda bu hiiiiiiiiiiiiicccc bir sey, ihmal edilebilir bile, hele bizim gibi burada yasayanlar icin super bir olay yani,,, belki 2-3 muze ancak gezebilecek turistlere hitap etmez ama bana iliklerime kadar hitap ediyor.. burada bir dolu muze var, hollanda tarihi muzesi, tropikal muze, sex muzesi, iskence muzesi, van gogh muzesi, rembrandt evi aklimda kalanlardan bazilari.. inanmazsin canta ve cuzdan muzesi bile var, tam muzeci millet vesselam..

artik tek basima evden cikip trmavaya binip -bilet kullanmayi da ogrendim nasil olsa- 15 dk. sonra amsterdam'a inip sabahtan aksama kadar sokaklarda surtup diledigim muzeye girip cikma hayalleri kurmaya basladim, yani X astim ben bu disari cikma fobimi... ozellikle bu haftasonu amsterdam'a asik oldum, her yer civil civildi, rengarenk insanlar, turistler sokaklari doldurmustu, amsterdam tipki venedik'e benziyor ama suyun uzerinde yukselmiyor tabi binalar, sadece sehri hatta ulkeyi tamamen bir sulak alana ceviren nehirler, goller, dereler, derecikler var her yerde.. ve amsterdam'da bu dereciklerin aktigi kanallar, kanallarin ustunde kopruler, kanallar boyunca siralanan birkac yuz yillik evler, evlerin kocaman pencereleri ve cok guzel cepheleri, ayrica her yerde cicekciler var.. ve cicekler coooooooook ucuz, 10 tane gul 3 euro, yani 5 milyon.. tanrim turkiye'de bir gulun tanesi 5 milyon olabilir mi? gecen hafta 10 tane pembe gul almistim, bu hafta 10 tane gunebakan aldim, aycicegi yani.. hollanda benim icin cicekle ozdeslesti, tek kelime soylemem gerekseydi hollanda hakkinda, cicek derdim, lale mevsimini de sabirsizlikla bekliyorum.

neyse cmt.miz boyle o sokak senin bu sokak benim gezinerek gecti, cok guzel bir acik hava pazari gorduk, saniyoruz cevre koylerden gelenler yetistirdikleri seyleri satiyordu, her urun biyolojikti, yani sanirim eklojik urunu kastediyorlar, maydonozlar, cesit cesit, kurutulmus mantarlar, peynirler, ekmekler, domatesler,, her seyden alip toplayasi geliyor insanin,, soyle bir pazar sabahi bisikletine atlayip once pazara ugruyor, kucuk alisverisini yapiyorsun, bisikletinin onundeki sepete aldiklarini koyuyorsun, sonra bir gazete alip sevdigin :) cafeye gidiyor, kahveni icip gazeteni okuyorsun, tabi eve donmeden mutlaka cicekciler sokagindan seni cagiran bir buketi aliyorsun... cmt. gunu bol bol seni andik, belki kulaklarin cinlamistir, senin icin saatlerce cafe aradik neredeyse, yanlis anlama bir suru cafe var ama benim begendigim kucuk, rustik, manzarasi guzel cafelerin hepsi tiklim tiklimdi, dolasa dolasa nihayet nehir kenarinda bir masaya ilisip senin serefine kahve ictik.

burada her yer bisiklet dolu, bir bisiklet parki var gormelisin, otopark degil yani bisiklet parki, uc katli belki binlerce bisiklet park edilmistir oraya.. bisiklet yollari var, yaya kaldirimlarinin yaninda, eger onlarin yolunda yurursen sana zil calip bagirma haklari var. :) ben de burada amstelveen'da bisiklet kiralayip gezelim, cok istedim pazar gunu.. ama amstelveen'da bisiklet kiralayabilecegimiz bir yer bulamadik, amsterdam'da kiyamet gibi.. ama orada bisiklete binmeye korkuyorum biraz, cunku her yer insan dolu, her yer bisiklet dolu ve tramvaylar geciyor bazi caddelerde, aslinda her sey cok duzenli ve yaslisindan gencine HERKES bisiklete biniyor burada ve bir kez bu duzene alisinca ben de yapabilirim saniyorum ama baslangic icin amstelveen cok daha sakin ve agaclarin altinda kucuk, guzel patikalar da var,.. bebekler de bisikletlerin uzerinde, ,,, ya onde ya arkada bebeklerin bisiklet koltugu var, bazi anneler arkaya bebek atmis, one de 4-5 yaslarinda sari bir cocuk... tam uc kisiler bisiklet ustunde, bazi bisikletlere de el arabasi gibi bir sey takmislar, cocuklari toptan onun icine doldurup tasiyorlar..

simdi televizyonda ramazanla ilgili bir program var, muslumanlar ramazanda ne yapiyor, onlara nasil davranilmasi gerek konulu bir sey oldugunu saniyorum, kucuk skecler ve roportajlar var, fonda da turkce bir sarki var hepsi grubunun soyledigi.. bayiliyorum bunlarin her seyi mukemmel ve kuralina uygun yapmalarina..

cumartesi aksami pestil pestil eve geldik... yine de guzel bir yemek yeyip, sarap ictik.. ama busbutun yorgunluk yapti.. burada saraplar inanilmaz ucuz, sanirim bikmissindir her seye boyle aman ne ucuz dememe, ama oyle hakkaten 3-6 euro arasinda saraplar.. ve tatlari da gayet iyi.. fransiz, ispanyol, itlayan bir suru cesit saraplari var.. sanirim turkiyede alkole cok fazla vergi koyduklarindan o kadar pahali oluyor.. bir de buranin guzel bir birasi var, amstel beer duymussundur belki, cuma gecesi de onu denemistik, onu da begendim, umdugumdan cabuk hollanadalilasiyorum... sen buraya geldiginde sana siselerce amstel birasi icirecegim.. onumuzdeki sene tatile yeni sevgilinle cikmazsan ve olimpos'a gitmezsen bu firsati degerlendir ve hazir biz buradayken amsterdam'i gormeye gel.. ona gore bilet parani filan denklestir bak simdiden.. sevgi her ay bir kenara 100 ytl koyuyormus yaza yanimiza gelmek icin.. :)))

pazar sabahina gecsem mi acaba, yoksa bu mail yeterince uzun oldu mu? oofff, bayagi uzun olmus.. belki pazar gunu daha kisa surer, neyse basliyorum anlatmaya.. pazar sabahi kalktim, bir gun onceki gibi gunesli ama ruzgarliydi.. kahvaltiyi hazirlamaya basladim, biliyorsun domuz eti almamak icin domuzun ne oldugunu ogrenmistim, varkenvlees domuz eti demek, domuz eti olmadigina emin oldugum seyleri alip geliyorum, evde bakiyorum ne olduklarina.. markette elimde sozlukle dolasmak korkunc geliyor.. neyse.. simdiye kadar okuz, boga eti gibi seyler yemistik, bir baktim paketin uzerinde paardenvlees yaziyor, bu ne ola ki dedim, seytan durttu ve boylece sabah kahvaltisinda fume at eti yedigimizi ogrendik.. babama soyledim, o da orta asya'da atalarimiz da yiyordu dedi, sonra dedi ki, turkun biri almanyada domuz eti yememek icin kasapta gozune kestirdigi yagsiz kirmizi bir but aliyormus, (domuz eti biraz beyazimsi, yani alismis bir goz hemen ayirt edebilir.) 15 yil sonra almanca ogrendiginde aldigi etin at eti oldugunu fark etmis ama yine de ayni eti almaya devam etmis.. (bu arada adamin almancayi 15 yilda ogrenmesi ayrica bir ilgiyi hak ediyor.) neyse babamlarla artik klasiklesen msn sohbetimizden sonra disari ciktik, amsterdam'a gittik ve holland pass'imizdan (yukarda bahsetmistim uzun uzun, unutmadin insallah.. :)) c kategorisi bir atraksiyon sectik, rivercruise yaptik, 1 saat suren turistik nehir gezintisi, kanallar boyunca giderek amsterdam'in sokaklarindan geciyor, ve cevra hakkinda bilgi aliyorsun cesitli dillerde bant kaydi var, fakat biz dinleyemedik.. nedenini anlatacagim. tekin'in benimle ingilizce konustugundan bahsetmis miydim? ingilizcemi gelistirmem icin, cunku tekin'den baska burada konusacak kimsem yok, bahsetmistim galiba hatirlamiyorum neyse, tekne 50-60 kisilkti sanirim ve benzerleri icinde en pahalisiydi, hemen karsisindaki 7 euroydu mesela ama bizimki 11 euroydu. ama biz dedigim gibi holland pass'la binmistik C kuponumuzu harcayarak.. neyse cam kenarinda guzel bir masaya kurulmus aramizda ingilizce geveleyerek nehre bakiyorduk ki, yanimiza... baska hic bir tekne ya da bizim teknede hic bir sandalye kalmamis gibi iki turk geldi, oturdu ve can can can bagira bagira her sey hakkinda konusmaya basladilar. orada kimse turkce bilmiyor ya.. neyse tekin hemen onlara selam verdi, bankadaki kiz gibi davranmadik, gulumsedik, turk oldugumuzu belli ettik, ben sadece gulumsedim ama zavalli tekin yolculuk boyunca adamlarla sohbet etmek zorunda kaldi.. adamlar adanaliymis, birisi bir sure burada yasamiz, simdi de 6 ay burada 6 ay turkiye'deymis, yanindaki yegeniymis, turist olarak gelmis, onu gezdiriyormus, biz de turistiz dedi tekin, burada calistigini soylemedi, adam tekini isiyle, nerden geldigiyle, istanbuldaki hava durumuyla ilgili sorguya cekti, nerede kaliyorsunuz, ne kadar kalacaksiniz dedi, sonra biraz kendi hayat hikayesini anlatti, biraz yegeniyle karsilikli dedikodu yaptilar cevredekiler hakkinda, surasi soyledir, burasi boyledir diye bilgisini satti tekine.. bu arada tur bitti, ben gerci adama sirtimi donup butun dikatimi gordugum guzelliklere vermeye calistim ama adamin bogurtulu sesinden ingilizce kelimeleri secipte ne hakkinda bilgi verildigini anlayamadim. bir kez daha binmek farz oldu artik o tekneye, napalim belki sana kismet, seninle bineriz.
turdan sonra arjantin lokantasinda yemek yedik, amsterdam'a her inisimizde bir arjantin lokantasina gidiyoruz, gercekten pahalilar, cokertecekler bizi 30-40 euro arasi hesap oduyoruz.. (burada oncelikle kiralar pahali, ikinci olarak restoranlar) bir suru arjantinli mi yasiyordur nedir anlamadim, adim basi arjantin lokantasi var ve cilgin, manyak et yapiyorlar, dun mesela t-bone steak yedik yarim kiloydu bir porsiyonu, sanirim icine uyusturucu filan koyuyorlar asla doymuyorsun, yedikten sonra bir tane daha yemek istiyorsun..
sonra diger kuponlarimizi harcayalim mi, nereye harcayalim, oraya gidelim, sunu yapalim derken hic bir sey yapamayarak yine sadece sokaklarda surtup vitrinlere baktik, giderek amsterdam'la olan bagim gucleniyor.. hava biraz serinceydi ogleden sonra,, yine cok guzel bir cafe bulup birseyler ictik, dondurmacidan dondurma aldik ve evimize donup internette kiralik ev arastirdik amsterdam'da..
amsterdam'da istedigimiz fiyata kiralik ev bulmak mumkun olmayacak sanirim, cunku dedigim gibi gercekten cok pahali, ustelik tekin'in ayirdigi butce de 1200 euro, az sayilmaz ama duzgun bir ev yok iste.. cunku burada yasayan cok sayida yabanci var ve adeta karaborsa olusmus ev piyasasinda.. ozellikle bu bolgede anladigim kadariyla..

daha fazla yazamayacagim gercekten popom uyustu, zaten haftasonunun da sonuna geldim..
opucuk, sevgi, gulucuk...

Hiç yorum yok: