28 Eylül 2007 Cuma

pazar gezinmesi..

---
:) tekrar selam,

tekin buraya is gorusmesine geldiginde tekin'le mulakat yapan adam "buradaki turklerle gorusmeni tavsiye etmem" demis, tekin'in kanina dokunmustu bu soz pek tabii ki,, sanki tekin ne? tekin de turk,, ama mutlaka bundan da bahstemisizdir, daha sonra adami cok andik ve anladik.. ankara'da hollanda buyukelciligine vize almaya gittigimizde ben disarda arabada bekliyordum, yildiz'da oluyor sanirim orasi, neyse buyukelciligin karsisinda bos bir arsa var, bir kismi da buyukelcilige ait otopark. iste orada bir adam comelmis, sanki koyunun baginda afedersin buyuk tuvaletini yapiyordu. ben mutlaka baska bir sey yaptigina kendimi ikna etmeye calistim ama adam ayan beyan isini bitirince donunu topladi ve gitti buyukelciligin onundeki kuyruga girdi.. aaaaahhhh... :( sonra dusunduk tekin'le belki adam daha once hic buyuk bir sehre gelmemisti, koyunden dosdogru hollanda'ya gidecekti, ankara'daki ilk gunuydu. Sokakta insanlarin icinde tuvaletini yapmamasi gerektigini ogrenmemisti.. Hayir anlarim, kucuk cocugun vardir, ne bileyim mecbur kalmissindir, o bile cok kotu bir sey, cocuguna tuvaletini sokaga yaptirmak ama hadi onu kabul edilebilir buldum, bu adama diyecek lafim yok, sagolsun, hafizamin unutulmayan anlar kisminda yer edindi..
neyse iste boyle kotu tecrubeler yuzunden sokakta turkce duyunca kuyruklarimizi kistirip kulaklarimizi egiyoruz. halbuki boyle olmamali, tekinin de hollandada tanidigi turk arkadaslari var, diger milletten insanlara bakiyorum, cinliler, taylandlilar, surinamlilar cok guzel hep birlikte gezip egleniyorlar valla, biz niye soyumuzu inkar etme tuzagina dusuyoruz anlamadim. neyse her seyin iyisi ve kotusu vardir deyip bu mevzuyu kapatalim bari.. sansimiza umarim biz bundan sonra hep akli basinda turklere denk geliriz.

pazara gittim, 50 cent sandigim bozukluklar aslinda 5 sentmis onu ogrendim.. yasli teyzeler gibi avucumdaki parayi saticinin eline dokuyorum, you take diyorum, cunku artik ayirdedemedim, bir suru bozukluklari var.. iki haftada kendime bazi saticilari belirledim, gecen hafta midye aldigim saticidan bu hafta barbun aldim, balik tezgahlarini cok seviyorum, eline naylonu gecirip istedigin baligi kendin secip aliyorsun, ahtapotlar, kabuklular, eklembacaklilar filan bir suru yaratik var.. yarim kilo barbun, 250 gr jumbo karides aldim ve 11.60 euro odedim, ne kadar yapiyor sen hesapla, tas catlasa 20 milyondur. hic pazara, markete gidiyor musun bilmiyorum ama turkiye'den daha ucuz geliyor fiyatlar bana, aslinda gitsen soylerdin, ben de fikrimi onaylatmis olurdum. ayrica mantar, biber filan birseyler daha koyuyorlar baligin yanina,, baligin hediyesi, :) mantar tezgahlari da var, yaklasik 30 degisik mantar turu vardir herhalde, kurutulmus mantarlar, paketlenmis egzantrik mantarlar.. neyse iste yanlislikla magic mushroom almayayim diye bildigim mantardan aliyorum ben yine.. ot tezgahlari var, ot ve baharat,, kurutulmus otlar,, taze demet demet otlar.. peynir tezgahlari var, kocaman tekerlek peynirler, otlu peynirler, kuflu peynirler, fransiz peynirleri, 4 degisik parca peynir aliyorsun 5 euro..
ekmek tezgahlari var, upuzun, belki sadece 10 cesit kahverengi ekmegi var... -ben yalniz kahverengi ekmek aliyorum da..- zuppeler gibi ne guzel soylemisim di mi, ben yalniz zeytinli kahverengi cavdar unundan ekmek yerim,, icinden diyorsundur barisa bu elit tavriyla biraz zor bakar tekin diye.. :) valla ben de bazen icimden oyle geciriyorum ama ben bunlari almasam tekin ne bulursa onu yer, her gun dondurulmus pizza yer mesela.. neyse az alayim ama oz alayim diyorum ben de..

yaaa ev isi hala belli olmamis deli olucamm, saat 3 oldu burada, sabahtan beri bir cevap bekliyoruz.. bizim emlakci, diger emlakciya, o da evsahibine soyluyor, sonfra ev sahibi diger emlakciya, diger emlakci bizim emlakciya, bizim emlakci da bize soyluyor.. yaaa bugun de belli olmazsa haftaya kalacak.. evi ne kadar cabuk tutarsak o kadar iyi, hemen turkiyeye donecegim ve esyalar toplanacak.. eger bugun belli olsaydi, bilet alacaktik bana.. :(
neyse bakalim,
geliyor mu kuzenin, yoksa gidiyor musunuz konsere? kuzenini de gotursene konsere canim,, hep birlikte gidin, daha iyi degil mi,,
----

red light ve ev meseleleri

---
daha ev isi netlesmedi bir turlu, evsahibi fiyat kirmaya yanasmiyor,, zaten 1500'den 1350'ye inmis, tekrar inmezmis, biz de 1200 yapsin istemistik, kabul etmemis, 1300'u kabul eder mi bilmiyorum ama 50 euro 50 eurodur yav, senede 600 euro yapar. bu sene tatilde biz de amsterdam'dayiz pinar, :) ne yazik ki bir yere kimildayacak halimiz kalmayacak, tekinin maasinin 3'te 2'si ev giderlerine harcanacak, gaz, su, elektrik, telefon, internet, kablo tv ve vergi odeyecegiz. burada ev kiralari astronomik, restoranlar cok pahali, bir de berber, marangoz, tamiratci, tesisatci filan, boyle el emegi isteyen meslekler iyi kazaniyormus, calistiklari her saat icin ucret aliyorlarmis, onun disinda ucuz sayilir hollanda. cicekleri ucuz, pazarlari, marketleri ucuz.. demisimdir, yiyecekte %6 vergi var, o yuzden mesela 1.5 lt sut yaklasik 1.5 YTL.. 10'lu yumurta 2.5 YTL civarinda.. buradan amsterdama metroyla gidis 3 YTL kadar. yarim saatlik mesafedeki bir sehre utrechte tren bileti 17 YTL.. tekinin dedigine gore kitaplarda da % 6 vergi varmis, daha hic kitap almadim ama insallah, kitap, sinema ve kulturel faaliyetlerin de ucuz olmasini bekliyorum, ne olur ucuz ve hatta ucretsiz olsunlar.. :) eger o evi tutarsak, ki sanirim bugun artik bir karara varilir, ya da tutmasak bile belli ki, bu civardan asagi ev masrafi cikmayacak bize.. artik ikna oldum, belli bir standardi istiyorsan ennn azz 1500 euro cikacak cebinden.. sonra kendimizi aclikla terbiye edecegiz diye korkuyorum, :) gerci dun tekin biraz hollandada yasayan turkleri arastirdi, pinar internette bir suru forum var ama hic biri duzgun bir sey degil, yaaa anlamiyorum buradaki turkler adami turkum demekten alikoyar be,, oyle yazilari var ki, hollanda seks ve uyusturucu cenneti diye tanimliyorlar. hollanda'ya gelmeyi dusunen bir gariban soruyor iste hayat nasil orada filan diye,, cok kotu, sakin gelme, gecim sikintisi cekiyoruz, irkcilik var, ama biraz da iyi taraflarindan bahsedecek olursak butun avrupanin en buyuk kerhanesi burada.. !!! bir mahalle dusun vitrinlerinde sirf ciplak kadin var, oyle diyeyim ben sana.. DIYOR.... o adamda bunun uzerine, he iyi ya ben bi tatile geleyim oralara da kendimden de bir iz birakayim diyor, offff icim bayildi, devam eden upuzun bir geyikleri var.. tekin okuyordu bana da dun gece ben tv izlerken,,
amsterdam'da red light district diye bir yer var, duymussundur belki, gercekten de boyle dukkan vitrini gibi binalarin alt, ust katlarinin pencerelerinde hep kadinlar duruyor, ama iccamasirlariyla filan, bikini giyen kadinlar gibiler ben hic anormal bulmuyorum, vitrinde durup gelen gecene goz kirpiyor, gel gel isareti yapiyorlar, sendikalari var ve vergilerini oduyorlar ve duzenli saglik kontrolunden geciyorlar, ve bu mahallede ustelik yasli basli insanlar, coluk cocuk da oturuyor. asil bunu INANILMAZ buluyorum. ortalikta hic polis yok, ancak her yer kamerayla izleniyormus, polisler de bisikletli olarak devriye geziyorlarmis, ben rastlamadim sahsen orada.. polisin bir uyari yazisini okudum bir kitapcikta, muhtesem..
"red light district'e hosgeldiniz. kontrolunuzu kaybedecek kadar alkol ve uyusturucu alip cirilciplak soyunmaniz ve kanala girmeye tesebbus etmeniz sizi sadece komik duruma dusurur ve hosgorulmez. bu mahallede cocuklu aileler de yasamaktadir ve ertesi sabah ise, okula gidecekleri icin lutfen gurultu yapmayiniz." red light'ta fotograf ve kamera cekimi yapmak da tabii ki yasak, daha dogrusu kadinlarin alenen goruntusunu almak yasak, ama istedigin kadar agzini acip bakabilirsin.. ayrica live porno show'lari da var. giriyorsun, ve sahnedeki performansi izliyorsun, istersen sana ozel oda da veriyorlar. odayi istedigin kisiyle kullanman serbest tabii,, istersen sevgilinle son derece degisik bir sey yasayabilirsin boylece.. ben bunlari sadece kapidaki resimlerden ve okudugum brosurlerden biliyorum, diye eklemeliyim hemen, yoksa amsterdam'a gelip uyusturucu kullandigimiz ya da red light'tan cikmadigimiz gibi bir sey anlasilmasin. ama dedigim gibi o turklerin yazdiklarini okuyunca insan oyle hissediyor valla burada baska bir sey yok sanki, ben bile ilk kez bahsediyorum sana bunlardan. ayrica bu turkler sayesinde sunu da ogrendim ki herkesin evinde 4 tane fidan buyutme hakki varmis en fazla, ne fidani oldugunu anlamissindir sanirim, marihuana.. bu sevgili turkler sagolsunlar ayni zamanda bir partiye gittiginde hangi uyusturucuyu kac paradan nereden, nasil temin edebilecegini de acikliyor, bilmemneyin paketi 50 euro, otekinin grami 5 euro.. yani evet bunlar belli ki, uyusturucu ve seks cenneti olarak goruyor burayi, ama cok dusuk yasam styandartlari var gercekten.. mesela sen calisirsin, karin calisir, balzdizin calisir, oglun calisir, komun halinde ancak yasayip gidersiniz demisler, bir tanesi haftaici bir otelde, haftasonu bir barda calisarak bizim aylik kiramizi kazaniyormus, gelgelelim, ayda 300 euro uyusturucu ve parti parasini esirgemiyormus kendinden,.. yaaaav inanamiyorum be bir de maneviyattan, turklukten bilmemneden bahsediyorlar. hollandali kizlara laf atariz ama bir turk kizini gorsek sokakta annesiyle yuruyen, ona saygidan da yolumuzu degistiririz, aman bu nasil zihniyet..?? zaten sokakta birkac defa gordum turkleri, butun sokagi kaplayacak sekilde ayrik ayrik yuruyorlar, kollarini da iki yana salliyorlar ve bagira bagira konusuyorlar. sanki dagda koyun guduyor. aladaglardaki coban bunlardan 100 kat efendidir yav.. sonra dusunuyorum, bunlar turk, e ben de turkum, annem babam da turk, bizim arkadaslarimiz, sevdiklerimiz hep turk.. cik cik cik cekiyorum,, bu kendinibilmezler yuzunden turk'u de yanlis taniyor hollandali.. biz bile kendimizi taniyamiyoruz yani, hay allah ben de turk'um diyorsun. :(
ne anlatiyordum nerelere geldim, neyse birazdan cleaning lady gelecek, cikmam lazim, pazara gidecegim daha..
opuyorum, sevgiler..
have a nice weekend..
bu arada tekin'le ing. konusma isini aksattik bayagi, yoruluyordum artik kelime hatirlamaya calismaktan, belki evimize tasininca yine baslariz ama, bilemiyorum.
---

27 Eylül 2007 Perşembe

house hunting

--------
selam

yazmaya yazmaya yazmayi unuttum, zorlaniyorum simdi.. en son nerede kalmistik? dun sen aydinlikevler subesine gittigini soylemistin, nasil gecti?

tekin oglen eve geldi, yemek yedik, saat bir bucukta hennycolette bizi aldi. emlakcimiz. bmw'si var. bizi once amstelveen'da bir yere goturdu, aylik kirasi 1000 euro. evin ici guzel,, mahalle de guzel, zaten amstelveen'i seviyorum. ama ev kucuktu, salonu guzel, aydinlik ve buyuk sayilabilir, ama yatak odasina bir yatak atmis, o yataktan baska bir sey giremezdi oraya. ikinci oda olarak da bir dolabi gosterdiler bize, duruma gore oraya giyinme odasi filan da diyor olabilirler, cunku odanin icinde sadece dolap vardi, duvarlar raflar ve cekmeceler, ve kabinlerle doluydu, istersek cikarilabilirmis ama oda olarak zaten cok minikti, yani begenmedik ozetle. mutfakta da camasir, bulasik makinleri, firin ve buzdolabi vardi. bizim kendi firinimiz, buzdolabimiz var dedik, tabii bunlar da cikartilabilir ama kirayi etkilemez dediler, zaten orada mobilyasiz bir ev tutsan bile bunlar tipki mutfagin dolaplari gibi dahil oluyor eve.. ama en cok dosemeleri begendim, cok guzeldi,.. neyse begenmedigimizi ve kucuk buldugumuzu beyan ettik, sonra colette bizi amsterdam'a goturdu, istedigimiz kriterlere uygun amstelveen'da sadece 1, amsterdam'da ise sadece 3 tane ev bulabilmis, istedigimiz kriterler sunlar:
- toplu tasima duraklarina yakin olsun
- unfurnished olsun
- 2 oda 1 salon olsun
- amsterdam area'da olsun
- ve tabii aylik kiramiz max. 1200 euro olsun.
cok sey mi istiyoruz yav,?? belli ki oyleymis.. ozellikle istedigimiz fiyata 2 odali bir ev bulmak cok zormus, cunku burada evler genellikle kucuk,, ve eski evlerin kapisi da 90 kilonun uzerindekilerin gecmesine izin vermeyecek kadar dar. daha once soyledim mi bilmiyorum, evlerin catilarinda cengel var, esylari catidaki cengelden iple mi zincirle mi artik bilmiyorum, yukari cekip pencereden iceri koyuyorlarmis, kapidan giremiyormus..
kadin deli gibi araba kullaniyor yav, bisikletlileri devirip cigneyecegiz diye cok korktum, tumseklerin uzerinden hoplata hoplata goturdu bizi, donemeclere girerken de hic hiz kesmiyor, ayrica araba kullanirken harita uzerinden gidecegimiz yerleri gosterme gibi bir kabiliyeti de var.. "benim" diyen taksi soforune 10 basar.. hele ikinci eve giderken ofisine ugramak istedi, bizi yol ortasinda arabada birakti, dortluleri yakti ve ofise gitti, uc dakika sonra geldi gerci ama arkamizda bir konvoy olusmustu... belki ailesinde bir turk vardir.
neyse bizi ikinci evimize goturdu,, b-a-y-i-l-d-i-k-k-k-!-!-!!! eski bir ev, ki eski evlere olup biterim zaten..once cevreden bahsetmeliyim, merkezi sayilabilir, yani nasil desem, ornegin ankarada bir kizilay vardir, bir bahceli vardir, bir ulus vardir di mi, burasi da oyle kendi capinda merkezi,, dukkanlar, alisveris merkezleri ve kocaman bir exhibiton center var yakinida.. tren istasyonuna yakin sayilir, 15-20 dk. lik bir yuruyus, otobusler, tramvaylar var.. sanirim nasil desem, bahcelide israil evleri vardir hani bilir misin, annemlerin evinin oldugu sokagin karsisinda devam eder,, iste oyle ayni tipte bir suru ev var, her evde yanlis hatirlamiyorsam, bir giris kati, bir de ustunde iki kat daha var. bizimki 1. kattaydi. kocaman pencereleri vardi ve hem on cepheye, sokaga, hem de arka cepheye, bahceye bakiyordu. bahceyi sadece alt kattaki kullanabiliyormus. bahcenin ustunde uzun ince bir balkonumuz vardi, her iki taraftaki manzara da cok guzeldi. pencereler eski tipte, soyle asagidan tutup yukari dogru cekerek aciyorsun. yerler parke, salon iki bolmeliydi, ortasinda camdan surgulu bir kapi vardi, oturma odasi ve yemek odasi olarak kullaniliyor herhalde, yani cam kapi ayiriyor iki bolumu.. mutfagi kucuk, ve icinde yine firin, buzdolabi, camasir, bulasik ve kurutma makineleri var, benden baska kimse giremez herhalde oraya.. ama yine de begendim, kucuk olmasina ragmen dolaplari filan gayet iyi durumdaydi.. pek mutfakta durmayacagim anlamina geliyor bu, olsun napalim
yatakodasi gercekten guzel, yeterince buyuk, banyoya da ayrica bir kapisi var, banyonun bir kapisi da salona aciliyordu galiba emin degilim, banyonun iki girisi var yani, banyoyu da sevdim, cok guzel bir kuvet ve lavabosu var, ne yazik ki tuvalet yok, tuvalet ayri, tek basina. bir tane guest room var, burada hollanda evlerinin ozelligiymis, odalarda lavabo olurmus, guest room'da da lavabo var, tuhafima gitti dogrusu odada bir lavabo olmasi. hastane gibi.. ev bu kadar, bundan ibaret, salonda ve guest room'da kucuk gomme dolaplar vardi. sirin, sevimli,, en onemlisi mahalle de guzledi. neyse bayildigimiz zaten yuzumuzden de belli oluyordu, sonra bizi 3. ve 4. evlerimize goturdu, bir tanesi yeni bir binaydi ama cevrayi cok begenmedim, toplu konut gibiydi, yerler hali kapliydi, hali kapli yerlerden hoslanmamm zaten.. mutfak da amerikan tipiydi, salonun icinde,. sevemedim kisacasi, son goturdugu yer de nispeten guzeldi, ustelik icini de yeni yapiyorlardi , her sey yeni olacakti.. ama orayi da sevemedim, dedigim gibi bir defa gonlumuzu kaptirmistik,, ustelik tekin de ayni seyi soyledi, eve girer girmez bayilmis.. bazen boyle hissedersin iste,, tamam burasi dersin, iste bu dersin. sansimiza ilk gun karsimiza cikti. fakat aylik kirasi 1350 euro ayrica su, gaz, elektrik aylik 150 euro ve vergisi de yillik 500 euroýmus. colette ev sahibiyle pazarlik yapip fiyati asagi cekmeye calisacagini soyledi, 24 saatlik de dusunme payi verdi bize.. ayrica ev kendisinin degilmis, yani burada boyle, ev piyasasi cok kisitli oldugu icin emlakcilar birbirlerinin alanindan otlaniyor, o yuzden emlakci emlakci gezmene de hic gerek yok, bir emlakci kriterlerine uygun butun olasi evleri senin icin arastirip hepsini bir gunde gezdiriyor. eger hic ev begenmemis olsaydik yeni ev cikana kadar piyasaya beklemek zorunda kalacaktik ya da cok daha pahalilarina razi olacaktik. boylece colette bizi otelimize birakti, msn'de babamlarla konustuk, onlar da yaptigimiz her hareketi merak ediyor cunku, ve babam her zamaki sozunu soyledi, "kacan balik buyuk olur" katiliyorum ona zaten hayatim boyunca hep bunu demistir, hangi firsati kacirirsan o zaten seni hep hayatinin en buyuk firsati olacaktir. eger evi begendiysek hic beklemeden tutmamizi soylediler, zaten biz de o evden sonra baktigimiz iki evi de begenememistik, bundan sonraki olasi evleri de muhtemelen begenemeyecegiz, hep o evle kiyaslayacagiz,. o yuzden tutmaya karar verdik, ama aksam uzeri tekrar gidip cevreyi gezelim dedik, aksam uzeri de son derece guzel, bir suru lokanta, cafe, pub var cevrede ve gayet guzel ailevi bir yer gibi gorundu gozumuze, oyle baskin bir etnik grup da yoktu yani zenci mahallesi, cin mahallesi ya da turk mahallesi gibi seylerden korkuyordum, zaten bir apartmana girdigimizde hemen posta kutularinin ustundeki isimleri okuyarak asagi yukari oturanlarin milliyetleri hakkinda fikir sahibi oluyordum, internette gordugumuz ucuz ve guzel yerlere gidebilir miyiz, onlari niye gostermiyor bize, halbuki var iste amsterdam'da da 1000 eurodan ucuz ve ici oldukca guzle evler diyordum,
colette dedi ki onlar oyle her evi gosteremezmis, emlakcilarin da bir sayginligi var herhalde burada, musteri memnuniyeti icin belli bir satandardi gozetmek zorundalarmis, evin merkezi olmasi ve icinin de yapili olmasi gerekiyormus ki 1000 euronun altinda da asla mumkun degilmis boyle evler.. sonucta tekin bu sabah telefon etti colette'e ve ev icin evsahibiyle pazarlik yapmasini soyleyecekti ama ulasamamisti daha, den haag'da baska bir musteriyle house hunting yapiyorlarmis, neyse simdi de benim etegim zil calmaya basladi, ya o evi tutamazsak diye, cunku babamin da dedigi gibi kacan balik buyuk oluyor..
bu kadar iste pinar'cigim sana bu maili yazarken ayni anda sevgi'yle de konusmak zorunda kaldim, o yuzden biraz boluk porcuk oldu, kusuruma bakma,
sevgiler.
---
...................... ne diyordum unuttum tekin aradi, colette ile konusmus ev sahibini arayacakmis, ben de burada kurdesen dokuyordum ya tutamazsak o evi diye,, tekin simdi de internetten o bizim evin oldugu sokaga filan bakmami istedi, yani internette acaba ilani var mi diye sordu, ben de baktim, bizim evin ilanini goremedim ama ayni cevrede aasagi yukari ayni fiyata, ustelik mobilyali evler buldum, ne diye baktirttiysa sanki..
neyse internete guvenmiyoruz pek, guvenmemeliymisiz, orada hep yaniltici bilgiler olurmus, uf bununla teselli ediyorum kendimi....................................
----

24 Eylül 2007 Pazartesi

mail 2.,

--
Kuzum, bence sen istedigin seyleri yapabilme cesaretine ve iradesine sahipsin, yakinda seni arabali ve bilgisayarli gorecegim sanirim,
araba ve bilgisayar konusunda soylediklerine tamamen katiliyorum, zaten mesele onceliklerini belirlemekte..

diyor ki bir yerde,, "hepimizin olmeden once yapmak istedigi seyler vardir, bir dunya gezisi, bir tekne almak, bahceli bir ev vs vs vs.. " fakat bunlari gerceklestirmek icin her hangi bir caba gosterir miyiz, hayir? sadece piyangonun bize cikmasini bekleriz.. gercekten cok istedigimiz seyleri belirsiz bir zamana erteler, anlik mutluluklar pesinde kosariz. halbuki kendimize sIk sIk sunu hatirlatmamiz gerekir, "bu etek mi beni daha cok mutlu eder yoksa dunya seyahati mi?" ve sunu tavsiye ediyor, anlik para harcama kriziniz geldiginde, istediginiz ve ihtiyaciniz olan seyi ayirt etmekten yoksunsaniz, onu bir kagida yazin ve almadan once iki hafta bekleyin. bu sirada baska istekleriniz olursa onlari da yazin fakat listenizin uc maddeyi asmasina izin vermeyin, dorduncuyu eklemek istediginizde birini silin. goreceksiniz ki, aslinda istediginiz seyler iki haftada gozunuzde degerini yitiriyor ve yerini baska istekler dolduruyor. zaten bunun sonu hic olmayacak. daha yeni bir araba, daha iyi bir ev, en yeni moda cizmeler her zaman varolacak, hic bir zaman bu yarisi onde goturemeyeceksiniz, kendinizi hayatin akisina birakin, sahip oldugunuzla mutlu olmayi ogrenin ve hic de kolay kazanmadiginiz paranizi sizi gercekten memnun edecek seylere harcayin. bir kez sahip olduktan sonra bir daha hatirlamadiginiz, bir kere giyip cikardiginiz giysilerle doldurmayin dolabinizi vs vs diye devam edip gidiyordu..

dusuncelerimi paylasacak birini bulmak ne guzel.. kendimi cok ogut veriyormusum gibi hissediyorum ama bunlar aslinda sana degil kendime ogutler.. keske senin kadar iradem olsaydi..
cikmissindir herhalde, yarin okursun sanirim bunu artik, sevgiler..
--

bir mail,,

------------
Sana da oluyor mu? mens.te kivraniyorum, yerlerde surunuyorum. actim elektrikli fani, onunde done done yatiyorum. sicak biraz agrimi azaltiyor.. yoksa sabah iki agri kesici, aksam iki agri kesici..

simdi bbc'de PM konusuyor, (prime minister) soylediklerini dinlesen, cok guzel utopik ideal bir ulke yaratacak sanirim eger dediklerini yaparsa.. full calisan bir ingiltere istiyorum, herkesin isi olacak, asgari ucreti tekrar artiracagiz, her ogrenciye birebir egitim verilecek, herkes universiteye gidebilecek, herkes burs alacak, ayrimcilik olmayacak, herkes benim vatandasim, yeni evler yapacagiz, annelik izni 9 ay olacak, genclerin bulusup birlikte olacaklari yerlere ihtiyaclari var, onlari uyusturucu ve ickiden uzak tutmak icin onlara istedikleri gibi genclik merkezleri acacagiz, bla bla bla,, hala konusuyor.. sanirim her kesime hitap eden bir seyler soyluyor.. burada olsa ona oy verirdim, :)

parayla ilgili yazdiklarimi okudun mu? ben de para biriktirmeyi deniyorum, ama simdilik para biriktirmek benim icin su anlama geliyor para harcamamk, bu sabah sevgiye de soyluyordum, gereksiz yere harcama parani eger sinemaya gitmek istiyorsan dusun, bu filmi gormek mi beni daha cok mutlu eder, yoksa hollanda'yi gormek diye mi? diyordum, umarim obur kulagindan cikmamistir, neyse gorecegiz bakalim,
simdi terorizm hakkinda konusmaya basladi PM..
ve Nelson Mandela'ya gecti.. :)

yazmistim, gormussundur, her ay gelirinin beste birini bankaya yatiracaksin ve her ne halukarda olursa olsun o paraya dokunmayacaksin.. sonra kalan parayla gecineceksin.. pinar, ustelik senin ev-yemek harcaman da yok,, ahhh ahh hayat giderek pahalilasiyor..
ne kadar az kazanirsan kazan, ayda 100 milyon biriktirsen yilda 1200 yapar ve bu parayla guzel bir bilgisayar alabilirsin kendine. ama gercekten bilgisayara ihtiyacin var mi?
maillerini saklamak istiyorsan sen de benim gibi yap, kendine bir blog ac, oraya yapistir,, hem istedigin zaman istedigin bilgisayardan internete girip bakabilirsin.. www.blogger.com
araba icin bilemiyorum, ,, ona baska bir cozum bulmani tercih ederdim, cunku arabanin beraberinde baska masraflari da olacak,,
sigarayi birak pinar, gunde 2 milyondan ayda 60 milyon biriktirebilirsin, belki spor salonu parani cikartmis olursun.
pazar gunu nihayet irademe hakim olabildim ve et yemek yerine wok to walk yemeye gittik. fast food cin yemegi, sadece bir tabagi paylastik tekinle ve bir tabagi 6-7 euro arasinda degisiyor sectigin malzemeye gore. .. arjantin lokantasinda bir tabak et, 15-20 euro arasi. :)
neyse iste kendimi dizginlemeye calisiyorum ozetle..
Senin su banka calisanlarini betimleyen kelimelerine bayiliyorum; insansilar.. :)
bicak sirti hangi kanalda acaba? tv8'de olma ihtimali cok dusuk degil mi? internette ntv, cnbc-e, e2 ve tv8'i izleyebiliyoruz. turkiye'de olsak eminim tekin de o dizinin fani olurdu, turk dizisi duskunu..
neyse ben de seni opuyorum, salonda iyi terlemeler eger bu aksam basliyorsan calismaya, mutlu aksamlar, keyifli aile izlemeleri tv karsisinda,, byeeee..,.
-----

haftasonu ne yaptik?

---
ben kendimi haftasonu cok yorgun, bitkin hissediyordum, yine de disari ciktik, cmt. gunu utrecht'e gittik, oradan da kiralik ev baksak mi diye dusunuyorduk, o yuzden cevreyi gezmek istedik, utrecht guzel, amsterdam'a da yakin ama amstelveen'a iki vasita oluyor ve 1 saat suruyor. once trene biniyorsun, sonra trenden inip metroya biniyorsun. tekinin vaktinin yollarda gecmesini istemiyorum. bu arada ilk geldigimiz gunlerde sanirim yol boyunca pencereden disariyi merakla filan izledigim icin sanirim, yol bana cok kisa geliyordu, 15 dk. falan suruyor gibiydi, artik hele de gece donerken izleyecek bir sey olmayinca pencerede yol daha uzun geliyor, saat tuttum, yaklasik 25 dk. uzakliktayiz amsterdam'a..
pazar gunu burada da hava seker gibiydi, tisortle dolastik butun gun.. sabah ben tek basima yuruyuse ciktim, insanlar kopeklerini gezdiriyordu, ben de kendimi.. sabah isiginda nehirde yikanan ordekleri seyrettim, ne kadar mutlu hayvanlar, su ordekler.. ogleden sonra amsterdam'a indik, yine sokaklarda amacsizca dolastik, hala gormedigimiz bir suru yer var.. sali gunu amcamin dogumgunu, ona kart attim... meydanlarda cesitli gosteriler yapan insanlar vardi, onlari seyrettik. bir adam neredeyse cirilciplak ipte dans ediyordu, sowgirl gibiydi. biri lamba diregine asilarak ayaginda top ceviriyordu, kimi sarki soyluyor, kimi pandomim yapiyor, herkes ekmegini tastan cikariyor velhasil..
gece gec donduk eve, gec dedigim yine saat sekiz bucuktu, benim icin gec ama, yatagin uzerine birazcik bayilmisim.. neyse sonra tekin sagolsun makarna filan yapti, biraz oturdum ama gece kendimi kotu hissediyordum, neyse sabah anladim durumu, mens.
cuma aksam uzeri annemle msn'de konusuyorduk, tam o sirada biri beni cepten aradi, burada tekin bana yeni hat aldi, soylemis miydim acaba? neyse iste ama tekin'in numarasindan farkli bir numara ariyor. halllooouv ile alooo arasi ortaya karisik bir sey soyledim, annebeth'mis, kim oldugunu anlayana kadar panik atak geciriyordum, neyse o oldugunu anlayinca biraz rahatladim, ne de olsa beni teniyor, cok zorlamaz diye dusundum herhalde.. benim hastane isimle ilgili aramis, kardesi eczaciymis onunla konusmus, demis ki niye desferal kullaniyormusum, yeni bir ilac cikmis, hap seklinde onu kullansaymisim ya,, ben de onu kullandigimi ama sonuctan memnun kalmadigimizi bu yuzden desferale devam ettigimi soyledim. acil bir durum olursa diye haftasonu gidebilecegim hastane adresi filan soyledi bana, ben de ona bunun aciliyet gerektiren bir hastalik olmadigini, her halukarda 2-3 hafta icinde turkiye'ye donecegimi, orada da kan alabilecegimi, fakat eger gitmeden burada kan alabilirsem ya da en azindan gidebilecegim bir hastane oldugunu bilirsem kendimi guvende hissedecegimi soyledim. ve anladigini umut ettim, ama anlamamis, ya da ben anlatamamisim dogal olarak, telefonu kapatinca tekin'le bana ayni anda gonderilmis bir mailini okudum. "baris kendini guvende hissetmek icin turkiye'de kan almaya devam edecegini soyluyor. fakat bu her uc haftada bir turkiye'ye gitmesini gerektirir ki mumkun degil.." demis, offff, o kadar cabaladim, kendimi anlatabilmek icin, hala anlasilamiyorum, durumu nasil toparlayacagimi bilemedim. neyse tekin cvp yazmis kadina, eger baris sadece burada kan alamazsa turkiye'ye gitmek zorunda kalacak mealinde bir sey demis, neyse umarim bu defa anlasilmisizdir. yaziyla daha rahat oluyor tabi, telefon en zoru..

gecen mailimde sana ben de internette bir konu uzerine yogunlastim diyecektim, sen affetme, unutma, stres okumalari yaparken ben de finans, para, butce okumalari yapiyordum,. kendimize bir butce olusturdum ve umarim sene sonuna kadar o butceyi oturtabilirim.. harcamalarimi kontrol etmek istiyorum, okudugum cok guzel sozler vardi, hala da okuyorum, gerci simdi biraz time management, happiness filan kaydi konular ama okuyorum ve yaziyorum..

sana yazdigim bu mailleri, ozel kisimlarini atarak bloguma yapistiriyordum, cunku bir kez daha ayni seyleri yazmak istemiyordum bloguma, adini da sildim, sana merhaba x diyordum.. neyse iste, hollanda'ya geldigimizden beri olusturdugum bir blog, sadece annemler biliyor, simdi bir de sen..
sana yazdigim mailler, annemlere yazdigim mailler, internetten okuyup okuyup kendimce tercume ettigim yazilar, ve annemler icin yapistirdigim fotograflar var.. tabii sen de gorebilirsin eger girip bakarsan.. merhabax.blogspot.com
sadece oraya bakipta bana yazmamazlik etme, beni buralarda unutma..

sevgiler, arkadaslara selamlar..
---
aaaahhhh simdi yine kapiyi biri caldi ve ben lappadanak actim, apartmaninizda bir sey olcebilir miyim dedi, ben de iceri soyle bir baktim, allahtan toplamistim, ama bulasiklar ne yazik ki bir dag oldu.. tabii onceligi sana verdigim icin bulasiklari sonra yikayacaktim, tereddut ettigimi gorunce adam sadece 30 saniye surecek dedi ve daha once gelen adamlarin olctugu yeri olctu, that's all, thank youuu,, dedi, orayi olcup kapima yazmayi dusunuyorum. iste istediginiz olcu, rahat birakin beni..
----

23 Eylül 2007 Pazar

cuma aksam yemegimiz




burada midye ve kabuklulari cok seviyorlar, pazarda cuvallarla midye satiyorlar. midye yemeyi cok yararli bulmasam da ara sira yenilebilir diye dusundum, ayrica bir midye yemegi tarifi buldum, burada bir dergide..

tavada bir cay bardagi kadar zeytinyaginda 1 buyuk sogani kavurdum, sogani yarim halka halinde dogradim, iki taze sogani kucuk kucuk dogradim, onu da kavurdum, uc dis sarimsak, dogradim, onu da attim, bir biberin icini ayiklayip inceceik dogradim, onu da tencereye atip kavurdum, sonra yaklasik bir su bardagi beyaz sarap dokup atesin altini actim.
sarap koymadan once tuz da eklenebilir, ben koymadim. sonra icine midyeleri koyuyorum. midyeleri once soguk suya koyuyorum, hepsinin kapanmasi gerek. kapanmayanlari bastirarak kapatiyoruz, kapanmazsa iyi degiller.. kiriklari ve kapanmayanlari cope atiyoruz. soguk sudan aldigimiz midyeleri tencereye koyuyoruz, bes dakika icinde midyeler pisip sicakta kabuklari acilacak, bir avuc kiyilmis maydonoz dokup tavayi soyle bir salliyoruz, sonra firin tepsisine dokuyoruz midyeleri ve suyunu, ustune 50 gr. parmesan peyniri, firinda peyniri eritip, cikariyoruz, kalan beyaz sarapla birlikte servis ediyoruz. kucuk tabaktaki de guacamole, onun tarifini sonra yazarim artik..

amstelveen'daki evimiz.


burasi odamizin penceresinden, manzaramiz.. 10. kattayiz, hemen asagida bir nehir akiyor, iki yaninda agaclar var. karsimizda kocaman bir binanin insaati devam ediyor. sagimizda otopark gorunuyor..








---
dun gece gonderdigim postta ilk kez resim denemesi yapiyordum, pek olmamis, resimler, yazilar kaymis.. bugun baska bir konuda yine resim yazi kardesligini kullanirken
umarim daha duzgun bir sablon cikarabilecegim.

mutfagimizda set ustu ocak, mikrodalga firin, su isticisi, kahve makinesi ve catal-kasik-bardak vs. var.

pencerenin onunden cektim, oturma odamizi gosteriyor. en dipteki kapi, sokak kapisi. tekin bilgisayarin onunde, maillerine bakiyor.




yemek yedigimiz masa, kanepemiz, sehpa gorunuyor, kanepenin karsisinda tv konsolu var, uzerinde tv ve muzik seti var, kanepenin uzerinde ikea'dan aldigim minderler ve ortuler var..
banyoda, aynanin onunde makyaj yapiyorum.

en alttaki de, yemek masasinin oldugu yerden odanin goruntusu.. yatagin uzerinde camasirhaneden getirdigim camasirlar var, kurutma makinesi kurutuyor gerci ama bir de yatagin uzerine serip havalandiriyorum.