21 Eylül 2007 Cuma

dun ve bugun..

-----------
selam,

kusura bakma daha erken yazamadim.. Sabah daha kahvalti sofrasindayken basildim, soylemisimdir, cumalari temizlik gunu, kaciyorum odadan.. ama bu sabah ben bulasiklari yikarken clening lady de banyoyu temizliyordu,, neyse supurgeye baslamadan musaade istedim, giyineyim cikacagim dedim, cok sevimli, genc bir zenci.. bazi zancileri cok sevimli buluyorum, bazilarindan da korkuyorum, acaba hangi faktore gore? neyse, evden ciktim, amstelveen'in merkezine indim, 10 dk yuruyus mesafesi, guzel evlerin onunden gecerken pencerelerinden iceri bakan kimsesizler gibi benim de boyle bir evim olacak mi diye hayaller kuruyorum. bazi evler yok yok cogu ev cok guzel.. bitanesinin penceresinde evin kedisi uyuyordu, minderine kivrilmis.. bi tanesinde de kopek vardi kediden biraz buyukce.. her yerde kopek goruyorum zaten bu yesillik icinde, bu yagmur altinda, dere, gok, ordek, yosun, salkim sogut..
en yesil kentler-ulkeler siralamasinda hollanda'ya baktim, yoktu, sok oldum.. Norvec, Isvec, Izlanda ilk siradalarmis.. Herhalde oralara gitsem yesil koru olurum, yesilden gozumu alamam, korlesirim yani, Turkiye galiba 70. siradaydi.. :( halbuki ne kadar yesil olabilirdi vadim??
bankaya gittim, gecen hafta ATM kartimiz gelmisti, onu aktive etmek icin oraya tesrif etmek lazimmis, Tekin benim buraya cabucak entegre olabilmem icin kendi basima gonderiyor beni oyle yerlere.. Kendisi bikac gun once aktive etti kartini ve zaten bana da hic anlatmadi nasildi banka, nasil aktive etti? kendim yasayip, deneyip, gorecegim.. bankanin yerini bile soylemedi, meydana gidince dolana dolana buldum, iceri girip Qmatige yoneldigim sirada -Turkiye'de yasasa manken olacak- bir adam azi dislerini de gosterebilme gayretiyle bana gulumsedi ve hollandaca konusmaya basladi. ben de uzun bir eeeeexcuuuuuuse me??? cektim adama.. sonra sanirim bana ne islem yapacagimi sordu, bilmiyorum. evde ezberledigim cumlelerle,"I want to activate my debit card and I want to put some money in the account." dedim, :) ondan sonra bana yine biseyler soyledi, benim icin bi numara aldi, ismimi sordu, beni bekleme salonuna buyur etti, bekleme salonu, bankanin tam ortasi, cocuklar icin oyuncaklar, buyukler icin raflarda kitaplar var ama ne kitaplar, hani su somiz ciltli kuse kagitli, 50X60 cm ebadindaki servet degerinde olan kitaplardan sozediyorum.. Hollanda'nin laleleri, Islami Mimari Sanati, vs.. hepsine bakamadim tabi cunku bir gozum elimdeki numaradaydi, zaten oturmamla birlikte benim siram geldi. Gisedeki adam da cok sirin bir gay'di. Vergi dairesinde de sirin olmayan bir gay gormustum. Hollanda'da herkesin hep birlikte yasamasina bayiliyorum ben.. Bizdeki gaylerin devlet dairesinde ve bankada calistigini dusunemiyorum. Sokaklarda engelliler, zenciler, turbanlilar, gayler, fahiseler, kesler, muptelalar, anneler, isadamlari, ingilizler, turistler, patronlar, isciler, japonlar, taylandlilar, ogrenciler, cocuklar.. herkese yer var burada... annebeth'le ehliyet hakkinda konusurken engelli ehliyeti icin ayrica bir sinif olmadigini soyledi, araba kullanabiliyorsa zaten herkesin aldigi ehliyeti alir dedi, kendimi ayrimci, fasist bir ulkeden geliyormusum ve ayrimci ayrimci sorular soruyormusum gibi hissettim. Zaten burada boyle bir kompleks gelistiriyorum, ayrimci olarak damgalanacagim diye korkuyorum. Zencilerin cok olmadigi bir mahallede oturmak istiyorum dedim, tekin'e.. hadi bunu annebeth'e soyle bakalim dedi, zaten bir kez damgalandim gozunde, bu kiz turk mu diye sordugum icin bankaya gittigimizde..
neyse iste gay'le cok guzel anlastik, hesabima para yatirdik. sonra ayni soruyu bir daha ona sordum kartimi aktiva etmekle ilgili, oturacakmisim ve adimin okunmasini bekleyecekmisim. Bes dakika icinde adim okundu ve turkiye'de gormedigim degisik islemlerle kartimi aktive ettiler..
Bankadan cikinca pazarda dolastim, cumalari meydanda acik pazar var. Hemen her sey satiliyor. balikcilar, meyveciler, sebzeciler, otcular, ekmekciler, tavukcular, etciler, cicekciler, kuruyemisciler, mezeciler, ler leer lerlll,,..
ben artik burada abidik gubidik meyve sebzeler gordugumde degil, turkiye'den birseyler gordugumde sasiriyorum. yani uzum, kavun, armut, portakal filan degil de daha boyle bize ozgu bisey nar ve incir gordum bugun mesela.. digerleri kilolarla satilirken bunlar kucuk bir kutu icinden taneyle satiliyordu, egzotik meyveler vatanindan gelmis gibi hissettim bu defa da kendimi.. :)
1 kilo midye aldim, aksama pisirecegim beyaz sarapla.. burada bir expat dergisinden aldim tarifini.. expat, yurtdisinda yasayan kisi demekmis, biz expat oluyoruz, yani aslinda bizim gocmen dedigimiz sey belki de.. ama burada gocmen demek oranin vatandasligina gecmek demek,, eee gurbette dedigimiz sey o halde expat, sadece yurtdisinda yasiyor, calisiyor, okuyor, ne haltsa aman.. :)
carsamba gunu sana, havaya aldanirsam muzeye gidecegim demistim, gitmedim, butun gun evde oturdum, utu yaptim, internette vakit oldurdum... persembe gunu yani dun, annebeth'le benim sofi numarami almaya gittik. Hani daha once bahsetmistim iki tane pasaportum oldugu icin problem yasadim, oturma iznimi eski pasaportuma yapistirdilar, sosyal guvenlik numarami da iki ayri pasaport yuzunden vermediler diye.,. annebeth IND ofisinden randevu almis, Tekin'e de mail atmis, senin gelmene gerek yok, ben esini saat 10:45'te otelden alirim demis. BOOOYLECEEEE annebeth'le tek basima iki saat gecirme serefine nail oldum, biraz tirstim tabi ne konusacagim hep kadinla diye, cunku daha once sadece tekin konusmustu ve ben tekinle bile dogrudurust konusmamistim, kadinin yaninda turkce konusmak ayip kacar diye minimum iletisime girmistim, zaten arabada da hep uyumustum. annebeth beni tipik turk kadini olarak gormustur muhtemelen.. Dun de lobide onu beklerken uzaktan tanidim ve hemen ayaga firladim, karsilikli halllooooouuuvv.. dedik, o benden once davranip bir de how are youuuuvvvv?? dedi, kahretsin ben de dusunmustum, ilk ben diyecektim..
arabasina bindik, otoparktan ciktik, bu arada o otoparkla ilgili bir seyler soyluyor, ben de heyecan icinde hi hi hi manasinda basimi salliyordum.. sonra ilk damdan duser soru geldi, house hunting icin randevu almis miydik? ha, ne, kim?? dedim tabi ben icimden disimdan da sadece NOooo.. dedim uzun baslayip giderek alcalan bir sesle,, o halde ben alayim mi diye sordu, sanirim, ben de YEeeess dedim, yine icimden baris sadece iki kelimeyle konusmaya katiliyorsun diye de kendimi tebrik ettim. sonra kadin telefonunu acti, bir yeri aradi, bir cumle soyledi ve telefonu bana verdi.. _____________________???????????????????????________________________
ne ? ne yapmami bekliyor bu kadin? dedim icimden, dakika bir, gol bir.. ben daha kadinla konusamiyorum, o elime telefon tutusturuyor. Iyi ki, hallo var, once bir hallo dedim. :) karsimdaki ses adimi sordu, sanirim, oyle tahmin ediyorum, My name is Baris Xxxx Tttttt dedim, orta 1 ingilizce hocama sukranlarimi sunarak... ve kadin bana aradigimiz evin ne ozellikleri olmasini istedigimi sordu, ben de birden makineli gibi "we want to rent a flat in Amsterdam area and our budget is maximum 1200 euro" dedim, sanirim evde tekinle ingilizce konusmanin faydalarini goruyorum.
mobilyali mi siteriz diye sordu, unfurnished dedim. ne zamana randevu ayarlayayim dedi, bunu anlamam biraz uzun surdu, tekrar ettirdim, eeeee friday dedim, bu arada gozumde canlaniyor, bu kadinla ben yalniz basimiza koca amsterdam area'da kiralik evleri dolaniyoruz.. yarin bana uygun degil, gelecek hafta carsamba yapalim mi dedi, ben de tabbeee dedim, sanki bir yere randevum var, bisey yaptigim yok zaten, hep evdeyim, sonra kadin o halde sizi KCI'dan alirim dedi, tabi tekinin calistigi sirketi de sormustu arada, onu unuttum.. sonra bbbaaaaaaayyy'lasarak telefonu kapattik.. icim rahatladi, cunku tekin de bizimle gelecek, haftasonlari emlak ofisleri acik olmadigi icin hafta ici gezmek zorundayiz butun bir ogleden sonra bir suru kiralik ev gezecegiz, tam makineli gibi konusmaya baslamistim annebeth'le.. (herhalde telefon gorusmesinden sonra astim kendimi, cunku tekin de bana her zaman en cok telefon gorusmelerinde zorlandigini soyler, karsindakinin mimiklerini gormuyor, dudaklarini okuyamiyorsun, telefonda anlamama olasiligin cok daha yusek.) annebeth'e yaklasik olarak suna benzer seyler soyluyordum. It's hard for me, because I haven't ever spoken in English all my life. I know English a little but I find to speak it difficult. Ve annebeth bana "ee, demek persembe gidiyorsunuz?" demez mi? yaaa nasil olur kendimle gurur duyuyordum, ucuncu tekrar ettirisimde anlamistim wednesday demisti bana kadin.. :((( annebeth'le wednesday'di thursday'di tartisirken, no problem we call her again dedi.. aradi ve kendimi su katilmamis salak gibi hissettim, neyse ki ben hakliymisim. It's wednesday'mis..
Sonra yol boyunca rahat rahat konustum artik,, tabi duralayarak, kelimeleri hatirlamaya calisarak ama en azindan annebeth'in beni anladigini gorunce daha da heveslenerek geyik konulara bile girdim. tv'deki neredeyse butun kanallarin ingilizce yayin yaptigi ve altyaziyla dutch verdigini bu yuzden mi acaba hollanda'daki herkesin ingilizce konusabildigini, elbette egitim sisteminin de dile onem veriyor olmasinin gerektigini bes dakika dusunup, 1 dakika konusarak soyledim. o da hayir egitim sistemi simple veriyor, ingilizceyi akici bir sekilde konusmak isteyen herkes mutlaka ingilizce konusulan ulkelerden birine gidip bir sure orada yasamali dedi, kendisi de bes ay ingiltere'de garsonluk yapmis, sosis isteyen adama sos goturdugunu anlatti.. tekinín de buna benzer hikayeleri vardi ingilizlerle.. bir hollandali'yla anlasmak bi ingiliz'le anlasmaktan eminim ki daha kolay..
annebeth'e en kisa surede ne zaman bir hastaneye gidebilecegimi de sordum, once surekli bir adresimin olmasi gerekiyormus, yani bir ev tutmaliyiz, sonra anladigim kadariyla oturdugum yerin belediyesi bana yakin bir doktoru aile hekimiz olarak belirliyor, once onu gormeye gidiyorum, kimse kafasina gore hastaneye gidemiyor, aile hekimin eger gerekli gorurse seni hastaneye sevk ediyor. ben de bunun uzerine acil bir durum olmadigin ancak kansizlik gibi bir hastaligimin oldugunu, her uc haftada bir kan almam gerektigini, 1 ay da bekleyebilecegimi ancak hastaneye gitmemin ne kadar zaman alacagini bilmek istedigimi soyledim, o dakkadan itibaren sanirim biraz daha ciddilesti annebeth ve hastaligimla ilgili sorular sordu, eger acil bir durum olursa amstelveen'da bir doktor ayarlamaya calisacagini soyledi. Simdilik acil bir durum olmadigi konusunda ikna ettim kendisini, en azindan oyle oldugunu saniyorum. Turkiye'deyken hollandada talasemiyi arastirmistirdim, amsterdam'da bir dernek var talasemi hastalari icin, ondan bahsettim, sitenin adresini istedi, bakalim ne yapacak?? ama herhalde dedigim gibi ev tutmadan hastane aramak zor gorunuyor.
onun disinda iste IND ofise gittik, yeni pasaportuma yeni oturma izni yapistirdilar, vergi dairesine gittik, sosyal guvenlik numarami aldik.. simdilik her sey yolunda,, umarim haftaya da bir ev buluruz.. senin mailin icin soyleyeceklerim vardii ama iki gundur ne yaptigimi o kadar uzuuunn anlattim ki, cok yoruldum.. daha sonra devam ederim.. gozum yerse tabi.. :)
-------------

Hiç yorum yok: